7 Ağustos 2019 Çarşamba

Kaleciliğiyle ya da Müziğiyle; Kedi Fecri

Isaac Albeniz’in aslen piyano için bestelediği ancak aradığını gitarda bulan bestesi “Asturias” hangi filmlere hayat vermemiştir ki! Tınısı hemen çeker götürür sizi. Aralarında daha tanıdık isimlerin yer aldığı, başrollerinde İzzet Öz, Hulusi Kentmen ve Yıldız Kenter'in oynadığı bir filmde müzik direktörlüğü bu besteyle yapan Fecri Ebcioğlu’ndan başkası olamazdı. Şu an bunları okurken dahi Asturias’ı mırıldanacak kadar tanıyorsunuz. Peki ya Ebcioğlu’nu? Nam-ı diğer “Kedi Fecri’yi” bu haliyle daha bilindik oldu.

İşte şimdi benim alanıma girizgah yapıyorum. Tarihi topla değil müzikle yazan adam Kedi Fecri’yi tanımaya ne dersiniz? Ne şanslı ki o yıllarda müziksever bir ailesi vardı. Düşünün, annesi ud çalıyor ve evde Türk müziği hiç eksik olmayan bir evren. Babıali'de bir kırtasiyeci dükkânı işleten babası ise, tam aksine alafranga müziğin düşmanıydı ve sırf bu nedenle eve radyo almıyordu. İşte böyle alengirli ve tezatlığın içinde büyüyen bir çocuk. Liseyi Taksim'de okumaya başlamsıyla çevresi ve düşünce tarzı sanat ve spor ile kesişir. Büyük üstat Gazanfer Özcan'da arkadaşlarından sadece bir tanesi.

Bu yıllarda futbolla haşır neşir olan Kedi Fecri (Anadoluhisarı'nda lakabı "Kedi kaleci"dir) bu vesileyle Fenerbahçe futbol takımının kadrosuna seçilir. Sonra çeşitli takımlarda birkaç sene daha kalecilik yapsa da önünde futbolumuzun efsane kalecilerinden Cihat Arman bulunduğu için fazla oynama şansı elde edemedi. Hatta öyle ki  Muhafızgücü ve Adalet’te uzun süre forma giydi, bir notta milli takıma da seçilmesiyle düşecekti.






Gelgelelim, 17 yaşındayken Babıali'de 'Öz Fenerbahçe' dergisinin Yazı İşleri Müdürü olarak iş yaşamına başlamıştı, burada ilk tanışı Halit Kıvanç olacaktı. Ve işte bundandır ilk aşkına geri dönmesi; müzik.
1950'lerin başında Yeşilköy Hava Limanı'nda bir havayolu şirketinde çalışmaya başladı. Şirket onu kurs için 1953'te ABD'ye gönderdiğinde, orada da müziğe olan ilgisi devam etti, akşamları TV ve DJ'lik kurslarıyla tavan yapacaktı, TV'lerde takdimcilik yaptı. 1956'da Türkiye'ye dönünce DJ olarak çalıştı. 1957-1960 yılları arasında önce Yeni Sabah sonra da Hürriyet gazetelerinde müzik yazıları yazdı. 

Yabancı şarkıları Türkçe’ye çevirme fikriyle Türkiye’ye pop müziği getiren kişi olarak tanınan Fecri Ebcioğlu, Ajda Pekkan’ın seslendirdiği şarkıların aranjmanını yaparak bir döneme damga vurdu. Her Yerde Kar Var, Eylül’de Gel, İki Yabancı gibi unutulmaz şarkılara imza atan Ebcioğlu, kapısını yine çalan o çok sevdiği Fenerbahçe olacaktı. Gizli kalmış sanatçılardan olmayı başaran ve Fenerbahçe Marşı’nın da söz yazarı olduğunu kaçımız biliyorduk.

Futbol damarlarımızın kabardığı, sportif yatırımlarımızdaki plansızlığın, spor kültürümüzdeki hamlığın konunun ‘uzmanları’ tarafından uzun uzadıya tartışıldığı günler çoktan geride kaldı. Hiç şüphesiz ki, dünyayla ne kadar da bütünleşmiş, ne kadar da modern, ne kadar da misafirperver, ne kadar da organize, ne kadar da duygusal, ne kadar da 70 milyon, ne kadar da kültür mozaiği bir karaktere sahip olduğumuzu göstermenin elde kalan tek yolu ‘spor’ iken; sporun en temel bilgilerinden de bir o kadar uzağız. Aslında yakınken uzağız. Hep popülerin peşinden koşan, geçmişe şans tanımayan yeni nesiller… Geleceğine yön verirken geçmişten ipuçları toplamayan ara kuşak gençler... Sizlere bize “Asturias’ı” tanıtan ve “Yaşa Fenerbahçe” marşıyla veda etmek isterim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.