27 Mart 2022 Pazar

Sihirli Boas

17 Ekim 1977’de Porto’da dünyaya gelmiş Portekizli teknik direktör. Henüz 16 yaşında sıkı bir Porto taraftarı iken, o yıllarda yaşadığı sitedeki komşusu ve Porto’nun teknik direktörlüğünü yapan Bobby Robson ile takımın hal ve gidişini konuşur, düşüncelerini dile getirirmiş. İngiliz teknik direktörün hoşuna gitmiş çocuktaki öz güven… Robson’un izniyle takımın antrenmanlarına gözlemci olarak katılmaya başlamış. Yaşıtlarının profesyonel futbolcu olma hayaliyle top peşinde koştuğu yıllarda, o antrenörlüğe merak salmış. Henüz 17 yaşında İskoçya Futbol Federasyonu tarafından düzenlenen antrenörlük kurslarına katılarak “UEFA C” lisansını, bir sonraki sene de “UEFA B” lisansını almış.

Kurs direktörü Jim Fleeting’in onun hakkındaki gözlemi, öğrencisinin geldiği noktayı anlatması açısından önemli: “Çok meraklı ve öğrenmeye istekliydi. Çok iyi bir dinleyici ve öğrendiklerini iyi uygulayan bir öğrenciydi. Kariyerinde geldiği noktaya şaşırmıyorum…’
2000–2001 sezonunda kısa süreliğine British Virgin Islands Milli Takımını çalıştırmış Portekizli teknik direktör. İki yenilgi ile sonuçlanan o kısa macera sonrası Porto’ya, José Mourinho’nun yardımcısı olarak dönmüş.

2004 senesinde, José Mourinho Porto’dan ayrılıp Chelsea’ye gelirken, onu da yanında getirdi batı Londra’ya. Rakip takımlar üzerine yaptığı detaylı analizleri ile nam salmıştı o yıllarda. Bir sonraki maçta karşılaşacakları takımın güçlü ve zayıf yanlarını rapor halinde Mourinho’ya sunardı. Hazırlanması dört gün kadar süren raporlar doğrultusunda şekillenirdi Chelsea’nin antrenman programları. En küçük ayrıntıya bile yer verirdi genç antrenör.
2009-2010 sezonunun başında Special One’un kanatları altından çıkıp, Portekiz Primeira takımlarından Académica de Coimbra’nun teknik direktörlüğüne getirildi. Yazılanlara göre, Mourinho’nun hoşuna gitmemişti bu zamansız ayrılık, ama gidene kal denilmeyeceğini en iyi kendisi bilirdi.


Bir zamanlar Tottenham’ın başında göreve gelen Andre Villas-Boas; Porto'yla 2011 yılında Avrupa Ligi ve kupa şampiyonluğu yaşayan, Villas-Boas ününü bir anda artırmış, daha sonra Chelsea'nin menajerliğine getirilmişti. O günlerde "Yeni Jose Mourinho" olarak tanıtılan Andre Villas-Boas, Mourinho'yla aynı kaderi paylaşıp sezon ortasında Chelsea'den kovulmuştu. Portekizli çalıştırıcının Porto kariyeri öncesi içinse ilgili ilginç bir detay su yüzüne çıkmıştı.
Porto'yla bu başarılı yaşamadan önce Academica'da teknik direktörlük yapan Villas-Boas, Owen Coyle 2010'un ocak ayında Burnley'den Bolton'a geçince Coyle'dan boşalan menajerlik pozisyonu için Burnley kulübüne başvuruda bulunmuş.

O günlerde Premier League'de mücadele eden Burnley'nin başkanı Paul Fletcher, Andre Villas-Boas'ın başvuru hikayesini ve sonucunu yeni çıkan kitabı "Magical : A Life in Football"da anlatacaktı.
"Eski bir takım arkadaşım olan Mickey Walsh, Andre'den bahsetti. Genç ve çok yetenekli bir menajer olduğunu söyledi. Andre'de bana CV'sini ve takımın başına geçerse neler yapabileceğine dair ayrıntılı bir sunum yolladı. Sunumu ve anlatımı mükemmeldi. Bugünün futbol standartlarında bile komplike sayılabilecek şeyler vardı ve ben bazılarını anlayamadım bile. Tommy Docherty (eski futbolcu ve menajer), Andre'nin söylediklerini hiçbir futbolcuya söylemediğini, çünkü hiçbirinin Andre'nin dilinden anlamayacağını söyledi."

Daha sonra Andre Villas-Boas'ın başvurusunu reddeden Paul Fletcher, takımın başına Brian Laws'u getirdi. Burnley kalan 18 maçın 15'ini kaybederek küme düştü. Andre Villas-Boas ise sezon sonunda Porto'nun yolunu tutarak, büyük başarılara imza attı.

18 Mart 2022 Cuma

Geri Dönüş Hikayesi

Futbol kariyerine çocuk yaşlarda başlayan önemli bir değer, yaşadığı talihsiz olaylar ve ölümden dönmenin geri dönüş hikayesi..
Christian Dannemann Eriksen, Danimarka Milli Takımı’nın yanı sıra İngiliz futbol kulübü olan Tottenham Hotspur için orta saha oyuncusu olarak oynayan Danimarkalı profesyonel futbolcuydu. Aksi durumlar yaşandı ama öncesi var… Danimarka’nın Middlefart şehrinde doğdu, üç yaşına gelmeden önce futbol oynamaya başladı. On üç yaşından itibaren, Danimarka profesyonel futbol takımı Odense Boldklub için oynamaya başladı. İyi oynadı ve antrenörleri, ileride parlak bir geleceğe sahip olacağından emindi.

Ajax kulübü ile yaklaşık bir milyon Avro değerinde sözleşme imzaladı. 15 yaşındayken, 17 yaş altı Danimarkalı futbol takımına katıldı. Kısa bir süre sonra, Danimarka Futbol Birliği tarafından ‘Yılın Danimarka Futbol Öğrencisi’ seçildi. Olağanüstü performansları nedeniyle, 2010 FIFA Dünya Kupası’nda Danimarka milli takımını temsil edebildi. Turnuvaya katılan en genç oyuncuydu. Ancak, ekibi çok iyi performans göstermedi. Kariyerinde şimdiye kadar, ‘Yılın Futbolcusu’ ödülü de dahil olmak üzere birçok önemli ödül ve onur aldı.

Christian Eriksen, 25 Mart 2010’da Ajax adına ilk golünü Go Ahead Eagles’a karşı attı. İlk sezonunda takımla oynadığı toplam 21 maça çıktı. Sadece bir gol atmış olmasına rağmen, genel performansı oldukça beğeni topladı ve bu nedenle uluslararası yarışmasını aynı yıl yapmak için turnuvaya seçildi.
2010-11 sezonundaki performansı da mükemmeldi. Aralık ayında Danimarka’nın ‘Yılın Yeteneği’ unvanını kazandı. Birçok kazanan karşılaşmada gol atma yoluyla değerini kanıtlamaya devam etti. Ajax’ın “Yılın Yeteneği” ve “Yılın Hollanda Futbol Yetenekleri” de dahil olmak üzere o yıl birçok farklı ödül kazanmıştır ve bu ödülü kazanan ikinci Danimarkalı oyuncu olmuştur. Sezon boyunca birçok asist verdi ve ekibine yaptığı katkıyla çok takdir edildi.



113 lig maçında oynadığı 25 golle oynadıktan sonra Ajax’tan ayrıldı. Daha sonra İngiliz kulübü Tottenham Hotspur ile sözleşme imzaladı. İlk çıkışını 2013 yılının Eylül ayında Norwich’e karşı oynadığı maçta 2-0 galibiyetle tamamladı. Takım için parlak bir şekilde performans göstermeye devam etti ve çok sayıda gol attı. Tüm sezon boyunca on gol attı ve Yılın Danimarkalı Oyuncu Ödülü’nü kazandı.
Başarılı kariyerine devam ederken, 2016 yılında üçüncü kez Danimarka Futbolcusu seçildi. Bu, kendisine üç kez armağan edilen ilk oyuncu oldu. 2016-17 sezonunda sekiz gol attı ve on beş asist yaptı. Lig macerası kulübüyle kazanan takım Chelsea’ye koşan kulüp ile sona erdi. Bir sonraki sezon, takımına puanlamaya devam etti ve sonunda ikinci kez “Yılın Tottenham Oyuncusu” ödülünü kazandı.

EURO 202 turnuvası B grubu takımlarından Danimarka-Finlandiya maçında forma giyen futbolcu Christian Eriksen, maçın 42. dakikasında taç atışından gelen topa vurduğu sırada aniden yere yığılmıştı. Bir süreliğine kalbi duran Eriksen, milyonları çok üzmüştü. İlk müdahaleyi takım arkadaşı aynı zamanda kaptan olan Kjaer yapmıştı. Yaklaşık 20 dakika kalp masajı yapılan Eriksen, sedye ile oyun alanının dışına taşınarak en yakın hastaneye gönderilmişti. Eriksen, hastaneden takım arkadaşlarını arayarak maça devam etmelerini istemişti. Kariyerine ara vermek zorunda kalan Christian Eriksen, 8 ay sonra yeşil sahalara geri döndü.

Yaşadığı büyük talihsizlik sonrası Serie A ekibi Inter'den ayrılmak zorunda kalmasıydı. Ancak ısrarla futbola devam etmek istediğini belirten Eriksen, Premier Lig ekibi Brentford ile 6 aylığına sözleşme imzaladı. Eriksen'in rahatsızlık geçirdiği anlarda çember oluşturarak görüntü alınmasını engelleyen Danimarkalı futbolcular, gözyaşları içinde takım arkadaşlarının iyileşmesini beklerken sağlık ekibi de kalbi duran Eriksen'i hayata döndürmek için büyük çaba sarf etmişti.

FIFA Fair Play Ödülü'nün sahibi, Danimarka Milli Takımı ve takımın sağlık ekibi olmuştu. Onun sadece bir geri dönüş hikayesinden çok daha fazlası!

8 Mart 2022 Salı

Mücadele Hikayesi

Ukrayna'nın kuzey bölgesinde, ülkenin başkenti Kiev'e yakın bir yerde bulunan Çernobil Nükleer Santrali, tarihler 26 Nisan 1986'yı gösterirken tarihin en büyük acılarından birine sebep oldu ve o sırada bakımda olan dördüncü reaktörün patlaması sonucu büyük bir felaket yaşandı. Patlamanın etkisiyle 31 kişi öldü.
Patlamadan sonra temizlik çalışmalarında yer alanlar da öldü. Bölgeye sevk edilen ve yaşanan ölümler nedeniyle "tedbirli" olarak görev yapan Ukraynalı askerler de radyasyonun etkisiyle ilerleyen aylarda hayatlarını kaybettiler. Ancak patlamanın verdiği zarar bunlarla bitmedi. Çevreye yayılan radyasyondan sadece Ukrayna değil, çevre ülkelerde de yüzlerce, binlerce insan hatta sonraki nesiller bile etkilendi.

Oksana Masters, Çernobil patlamasından üç yıl sonra, Ukrayna'nın Hmelnitski kentinde dünyaya geldi. Geride kalan üç yıl boyunca anne karnında radyasyondan etkilenmiş olan bebeğin uzuvlarında ve birkaç organında önemli doğum kusurları vardı. Oksana'nın her iki ayağında da altı parmak vardı. Ellerinde ise başparmak yoktu ve parmak aralarında perde bulunuyordu. Sol bacağı, sağ bacağından altı santim daha kısaydı ve iki bacağını da taşıması gereken kemikler gelişmemişti. Ayrıca Oksana'nın doğuştan sadece bir böbreği vardı. Kızlarının böyle özelliklerini kabullenemeyen biyolojik anne ve babası onu reddetti.

Oksana'ya bakıcı bir aile arandı fakat hem görüntüsü hem de tedavi masrafları nedeniyle kimse onu evlat edinmek istemedi.
7 yaşına kadar Kiev yetimhanesinde yaşamak zorunda kalan kızın yüzüne sonunda felek güldü. New York'ta yaşayan Amerikalı konuşma terapisti Gay Masters, kızın fotoğrafını gördükten sonra Ukrayna'ya gelip Oksana'yı evlat edinmeye karar verdi. Evlat edinme sürecinin tamamlanmasıyla Oksana nihayet Ukrayna’daki yetimhaneden ABD'ye taşındı.
Yeni ailesi, Anne Masters, Oksana'yla beraber New York'a döndükten sonra ona hem sevgi hem de sağlık verdi.


Artık yaşamsal faaliyetlerine zarar vermeye başladığı için iki bacağı da kesildi, yerine protez bacaklar takıldı. Sol bacağını kaybettiğinde dokuz, sağ bacağını kaybettiğinde ise 14 yaşındaydı. Ancak Oksana her şeye meydan okumaya devam edip fiziksel eksiklikleriyle baş etmeyi öğrendi. Geçirdiği ikinci bacak ameliyatı sonrası doktor tavsiyesi ile kaslarını güçlendirmek için kürek çekmeye başladı.
Kürekle ilk tanışmasından dokuz sene sonra Oksana olimpiyatlara katılmaya başladı. 2012’de ABD paralimpik ekibinde bronz madalya kazandı. Ancak başarısı bununla sınırlı değildi.

Oksana, kürek alanında kendini geliştirdi. Daha fazla çalıştı, daha fazla zorladı ve sonunda profesyonel bir sporcu oldu. Kürekle ilk tanışmasından dokuz sene sonra olimpiyatlarda buldu kendini. Ancak sırt ağrıları bir süre sonra kürekten uzaklaşmasına neden oldu. Bu sefer de kayakla tanıştı. Sadece iki yılın ardından, her şeyin başladığı topraklara çok yakın bir yerde; Rusya'nın Soçi kentinde, Paralimpik Kış Oyunları'nda kayak krosta iki madalya sahibiydi: Bir bronz bir de gümüş. Ve yıl 2018'i gösterirken, hikâyesinin başladığı tarihten 20 sene sonra Kore'deki Kış Olimpiyatları'nda tarihe geçerek, altın madalyayı kazandı.Kürek haricinde hem de kayak, biatlon ve bisiklet sporunda Dünya Kupası ve Olimpiyat madalyalarını kazandı.

2018 yılında Kore'deki Kış Paralimpik Olimpiyatları'nda tarihe geçerek kayak krosta altın madalya kazanan Oksana, ilk altını annesine armağan etti. Tüm zorluklara rağmen mücadeleden vazgeçmeyen Oksana Masters, kararlılığı ve azmi ile her şeyin mümkün olduğunu kanıtladı.