1 Ağustos 2019 Perşembe

Bir Sandviç Meselesi


“Büyük orta saha oyuncuları genellikle sanatçıların karakterlerini taşırlar. Xavi, şüphesiz ki Monet’ydi. Kısa, kusursuz ve tek bir tanesinin dahi boşa gitmediği fırça darbeleri. Zinedine Zidane, Caravaggio. Göz alıcı bir parlaklık ve yıkıcı bir karanlık; sarsılmaz bir duruş ve ölüm saçan bir arzu.” Aslında her futbolcunun mutlaka bir sanatçı yanı var şüphesiz. Tabi olaylara bakış açınızı da değiştirmek koşuluyla. Futbol denildiğinde akıllara gelen ilk ülkelerden sambanın has yeri Brezilya olacaktı.

Gabriel Fernando de Jesus 3 Nisan 1997'de dünyaya geldi. Sao Paulo'nun Jardim Peri bölgesinde dünyaya gelen Jesus'un yaşadığı yerde suç kol geziyordu. Birkaç kez polisle başı derde giren Jesus sokaklarda top koşturuyordu. Jesus’un yaşadığı bölgedeki bir vakıf takımını çalıştıran Mame'de genç futbolcuyu keşfetti ve bir sandviç karşılığında onu kendi kulübüne transfer etti. İşte bütün mesele bu.
Bir sandviçe tav olmak!

Brezilya'da futbol fakir ailelerin umududur. Gabriel Jesus ve ailesi için de futbol her şeyden önce geliyordu. Çünkü oğulları iyi bir futbolcu olur hele bir de Avrupa'ya transfer olursa; kurtuluşu olacaktı.
Jesus şimdilerde Manchester City forması giyse de onun ilk yılları hiç kolay geçmedi. Antrenman sahasına gitmek için para bulamayan Jesus dile kolay tam 6 sene her gün bir buçuk saat yürüdü. Kimi zaman çok yoruldu ama asla vazgeçmedi. Çok çalıştı ve ismini duyurmayı başardı.



Ailesine son derece düşkün olan Jesus bu nedenle yaşadıkları yere yakın olan Palmeiras'ın teklifini kabul etti ve iki yıl boyunca alt yapıda top koşturdu. A Takıma yükseldikten kısa bir süre sonra genç yetenek, teknik direktör Guardiola'nın dikkatini çekti. Jesus, Palmeiras'tan Manchester City'ye 32 milyon Euro'luk bonservisle transfer oldu.
Oğlunun transferinin ardından Jesus'un annesi evlere temizliğe gitmemeye başladı. Küçük Jesus tahmin edildiği gibi ailesinin umudu, ekmeği oldu.

İngiliz ekibine transfer olduktan sonra Jesus, 8 yaşındayken bir sandviç karşılığında imza attığı takımı ziyaret etti. Genç futbolcu vakıf takımında oynayan futbolculara para ve giyecek yardımında bulundu.
Dünyaca ünlü Brezilyalı eski futbolcu Ronaldo, Jesus'u kendi sitiline benzetiyor ve onun gelecekte büyük işlere imza atacağını vurguluyor.
Ronaldo'nun iltifatları nedeniyle yüzünün güldüğünü dile getiren Jesus, "Müthiş bir duyguydu. Onu ve Ronaldinho’yu izleyerek büyümüş biri olarak ne kadar mutlu olduğumu tahmin edersiniz. Ronaldo’yu hem televizyonda izledim, hem de internetten eski maçlarını indirdim ve artık onunla görüşüp oyunum hakkında tavsiyelerini dinleme ayrıcalığım var. Bana sürekli kendimi nasıl geliştirebileceğimi anlatıyor, ben de her kelimesini dikkatle dinliyorum. Benim için sarf ettiği övgülere layık olabilmek için elimden geleni yapıyorum"

Azmi ve yeteneği sanki bu iki olgu yüzyıllardır birlikteymiş gibi yedirir birbirine. Bunu yapabilmesinin en büyük sebebi ise çocukluğundaki anıların metafiziğidir. Karakteri, olayları ve hayatının geri kalan tüm unsurları hem ayrı ayrı, hem de bir bütün olarak kendisidir. Jesus’un aldığı o sandviç ne anlatmak istiyorsa özünden hiçbir taviz vermeden tüm samimiyetiyle anlatısına devam eden yol arkadaşıydı sadece. Sizce Jesus hangi sanatçıya benzer?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.