8 Ekim 2020 Perşembe

Küçük Adam

Peşin hükümlü olmak kötüdür. En azından bazı özel durumlar dışında. Herkesin tanımladığı en az birkaç tane kabul edilemezi vardır ve karşısında gördüğünde o ölümcül günahı seziyorsa ikinci bir şans vermeye yanaşmaması yeterince adildir. Fakat genel olarak, peşin hükümler kötüdür. Bununla beraber çok azımız, sahip olduğumuz yargıların ilk izlenimler tarafından domine edilmesine engel olabilir. Bir şarkı hakkında, ya da bir kadın hakkında. Ya da bir basketbolcu. Törpülenebilecek bir kısım elbette ki vardır, ama yüzde verebilir misiniz? Birincil yargılarınızın yolculuk sırasında büsbütün değiştiği kaç örnek sayabilirsiniz?
NBA parkelerinde daha çocuk yaşta ışık saçanları listelemişler, aslında ilkinde pek ihtimal vermeseler de, o tablo da kendine yer bulanlar da vardı. 2011 sınıfının en etkileyici ismi o gün de Anthony Davis’ti.

Davis’in ufak yaşlarda basketbolla tanışması hiç de sürpriz olmadı. Annesi ve babası eski basketbolcuydu. Chicago’lu olmasından da kaynaklı olarak Michael Jordan‘ı idolü olarak görüyordu. Bunun yanında, Kevin Garnett de sevdiği oyuncular arasındaydı. Üç kardeş de basketbolcu olmanın hayalini kurarken, Davis’in diğer kardeşlerinden farklı bir hedefi vardı. O da, kendisinin adının bir gün NBA’de en iyilerinin arasında yer almak ve Michael Jordan gibi bir idol olmak. Buna rağmen, hiçbir şey Davis’in hayal ettiği gibi başlamadı. Başlayamadı!
Ortaokulda basketbol oynarken, Anthony Davis ”küçük adam” olarak biliniyordu. Ve o sadece istemese de, oyun kurucu pozisyonundaydı.

Lise birinci sınıftayken Davis’in boyu 1.83 bile değildi. Davis’in boyu lisede geçen ilk yılının sonunda sadece 1.88 oldu. İkinci senenin başında boyu biraz daha uzadı ve 1.90’a ulaştı. Kendisi bu boyda oyun kurucu oynarken pek çok kişi NCAA’in 1. sınıf herhangi bir okuldan burs almasını çok zor görüyordu. Lisedeki ikinci senesi Davis’in kariyerinde kilit roldeydi. Sene başında 1.90 olan Davis, sezon sona erdiğinde 2.08 oldu. Sadece 1 yılda yaklaşık 20 cm uzayan Davis, cılız bir oyun kurucuyken, kolları uzun, atletik ve topa hakim bir pota altı oyuncusuna evirildi.
Kolej kariyerine adım atmadan önce bütün spot ışıkları Davis’in üzerineydi. Kentucky, DePaul, Ohio State ve Syracuse takımları ciddi bir şekilde Davis ile ilgileniyordu. Kentucky Wildcats tercihini yaptığında, ilk 16 maçının hepsini kazanırken Davis takıma liderlik etmeye başlamıştı bile. İstatistikleri sonucunda takım tarihinde ilk kez ”Yılın Oyuncusu” seçilen oyuncu oldu. Davis sadece 1 yıl geçirdiği kolej kariyerinde sayısız başarılara imza atmayı başarmıştı.


Anthony Davis, NCAA Turnuvası’nı New Orleans Şehrinde kazandığında, o gün, New Orleans’ın kendisi için tılsımlı olduğuna inanmaya başladı. Küçük adam, NBA seçmelerine gitme vaktinin geldiğini düşündü ve bu başarılardan sonra medya ilgisi üzerindeyken 2012 NBA Seçmelerine katılma kararı aldı.NCAA’deki ilk sezonundaki yaşadığı şampiyonluktan sonra kendisini NBA Seçmelerine katılmak için hazır hissetmeye başladı. 2012 NBA Seçmelerinde 1. tur 1. sıradan New Orleans Hornets tarafından seçildi.
Bunun yanında 1. sıradan seçilen beşinci Chicago’lu oldu. Nisan ayında New Orleans’ta kaldırdığı kupadan 2 ay sonrasında yolu tekrardan bu şehirle kesişti. Birkaç sakatlık dışında bir takım badireleri atlatıp fena sayılmayacak iyi bir çaylak sezonu geçirdi. ”Hornets” olan takımın ismi ”Pelicans” olarak değiştirildi. New Orleans Şehri NBA’de temiz bir sayfa açarken, Davis’in bu takıma başarılar kazandıracağına inanmayı borç bilmişlerdi. Davis’in, ikinci sezonunda kendi isminden daha çok söz ettirmesi su götürmez gerçekti.

2015-2016 sezonuna giriş yaparken Davis, takımı Pelicans ile 5 yıllık 145 milyon dolarlık bir kontratla nikah tazeledi. 42 sayıyla Wilt Chamberlain‘a ait olan bir All-Star karşılaşmasında atılan en çok sayı atma rekorunu kendi şehrinde, 52 sayı üreterek kırdı.
2018-2019 sezonuna girmeden önce Davis, menajerini değiştirme kararı aldı. LeBron James‘in menajerlik şirketini yöneten Rich Paul, yeni menajeri olacaktı, bu da beraberinde bazı dedikoduları doğurmayacak mıydı? LeBron James’in sezon başında Los Angeles Lakers’a katılmasıyla, Davis’in adı sürekli Lakers ile anılmaya başladı. Sezona iyi bir giriş yapan küçük adam, takımı Pelicans’ın ilk 4 maçını kazanmasında öncülük etti. Sezonun ilerleyen zamanlarında, artık şampiyonluk yarışında olmak istediğini ve bu doğrultuda Pelicans yönetiminden takasını istediğini beyan etti. Bu durum bütün NBA’i özellikle Pelicans ve Lakers yönetimlerini karıştırdı. Lakers yönetimi Magic Johnson ile birlikte Pelicans’ın kapısını çaldılar. Farklı türde opsiyonlar içeren farklı teklifler yapıldı. Buna rağmen Pelicans yönetimi Davis’i vermeye yanaşmadı.

Kariyerinde yeni bir yelken açmak isteyen Davis’in gönlünde yatan takım Lakers’tı. LeBron James ile birlikte şampiyonluğun adaylarından biri olmak istiyorlardı. 2019 draftı’nın 1. sıra seçiminin Pelicans’a gitmesi ve aynı zamanda 4. sıranın da Lakers’a çıkması, takas için gereken ortamı oluşturdu. Artık Pelicans ile Lakers masaya oturmak için hazırdı. Ve mutlu son! Davis, melekler şehri Los Angeles’ta, en çok beraber oynamak istediği oyuncu olan LeBron James ile birlikte şampiyonluk parolasıyla sezona başladı. Şimdilerde şampiyonluk için bir basamak kalmışken… Üzerinden geçtiğimiz hikayeler, aynı zaman da sayısız başarının da anahtarı. Davis, kariyerinin bu yılına kadar 6 kez All-Star, 3 kez All-NBA takımı, 3 kez All-NBA savunma takımına seçildi. Oyunu konuşulurken ismi en çok zikredilen isimlerden biri Davis, kurulan bağlantı noktalarından biri sıra dışı saha görüşleri. Bir diğeri de elbette kötü sakatlık yüzdeleri. Fakat yapbozu tamamlayan genelde birçokların ‘takım’ olarak niteleyeceği ruh halleri oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.