1 Ekim 2020 Perşembe

Hangi Eddie Newton?

Bir şehre ilk kez gittiğimde genellikle turistlerin pek uğramadığı alakasız yerlere giderim. Ve bu listem fazlasıyla kabarık olur. Bir de bir türlü gitmenin hayal olduğu ülkeler de yok değil. Birleşik Krallık hemen şurada gibi ama aması var. Ancak overlokçu ayağımıza geldi. Ben gidemesem bile kariyer profili ile yakından takibe aldığım bazı oyuncular bizim toprakları aşındırıyor.
Hiçbir futbol maçının olmadığı cansız bir günde geldi transfer haberi. Çok da yabancı değildik. Hemen benchin kenarında oturuyordu. Teknik heyetten, Krallıktan ve de Chelsea’den geldi hayat öpücüğü.

Çocukların bir idole, büyüklerin ise umuda ihtiyacı var, bu yüzden de hayatındaki yanlışlara kulaklarımızı tıkadık, işinin ehli ülke İngiltere’de buldu Trabzonspor teknik direktörünü. Aslında hemen yanı başındaydı. Ama bir gün geldi, Eddie Newton’ın başarı hikâyesinde daha sağlam yere konulmaya başlanacak bir terfi oldu. Bu sefer de işin magazin tarafına yönelip, hayalkırıklığımızı böyle kapattık. Şimdilik yardımcı dedik, bağrımıza bastık.
Birkaç hafta önce basından taraftarlara müjdeli haberleri dinledim. Onun da son yıllarına bakıldığında aslında bu konuşmanın sürpriz olmadığını biliyordum. Ve artık olması gerektiği yerdeydi.

Chelsea altyapısından çıktıktan sonra ilk olarak Cardiff City kulübüne kiralık verilmişti, hayatının maçıydı adeta. İlk maçını 4-0 galibiyetiyle yapmıştı. Cardiff üç puan farkla o sezon play-off oynama şansını kaybetmiş ve Newton, Chelsea'ye geri dönmüştü. Daha yeni başlıyordu. 1994 FA Kupası Finali'nde sahadaki yerini alacaktı lakin pek de hoş olmayacaktı. Denis Irwin'a yaptığı faul sonucu maçın ikinci yarısında rakip penaltı kazanmış ve bu penaltıyı Manchester United Eric Cantona ile gole çevirince işler çığrından çıkmıştı. Esasında sonu facia ile bitse de, Chelsea bu maçı 4-0 kaybetti belk ama Avrupa Kupasına gitme hakkı elde etmiştir, bu sayede 1970'ten bu yana kulüp ilk defa Avrupa Kupalarında oynama hakkı elde etmiştir.


Newton, 1994-95 şampiyonası ve 1995-96 FA Cup kupalarında yarı-final oynayan takımın mühim mihenk taşlarından biri oldu.. FA Cup finali'inde büyük işler yapsa da sonu gelemedi ancak, Cup Winners' Cup ve League Cup kazanmasında önemli rol oynadığı inkar edilemez.
Maalesef bu başarıların arkasından peşini bırakmayan sakatlıklar yüzünden tercih edilen bir futbolcunun dışına çıkacaktı. Bu süre de kafasını toplayan Eddie Newton teknik heyetin bir parçası olma yolunda ilk basamak için adımlar atacaktı. Elbette ki, ilk durak Milton Keynes Dons ve peşinden West Bromwich Albion’da ısınma turlarını gerçekleştirecekti. Ve sonrası…

Futbolculuğunda 9 yıl Chelsea’de oynayan, antrenörlük döneminde de Stamford Bridge’de 7 yıl boyunca her kademede çalışan Newton, tecrübesini şimdi Trabzonspor’a aktarmak için kolları sıvadı. Hüseyin Çimşir’in teknik direktörlüğe gelmesiyle beraber sezonun ikinci yarısında teknik heyete dahil olup, önemli katkılar sağlamış, Obi Mikel ve Sturridge gibi yıldızların ayrılmasına rağmen takımın bir arada tutulmasında emeği büyük. payı büyük oldu. Gelir gelmez kupasını bile müzeye kaldırdı.

İki maçlarına denk geldim, gözlerim sahada onu takip ediyordu. Eddie Newton’nın sessiz ve sakin ücrasında abartısız hikayesi, mühim değil. İçten içe erken yaşta sakatlıklardan solayı hemen pes etmesi de yarım bıraktığı için az da olsa kızgınım ama o da önemsiz. Pasif bir yardımcı teknik adam olarak anılacağına, isterse milyonlar kazansın veya şımarsın ama diğerleri gibi hayalleri yarım kalmayan, yaşamaya devam eden diğer hayallerine yeltenemeyenlerin umudu olarak kalsın yeter. O zaman, ben de onu sahada gördüğümde heyecanlanır, onunla sevinir, saçma bir şey yaptığında onun yerine utanırım. Sürpriz bir kutudan ne çıkacak bilemiyorum ama Trabzon için sabır ve uzun dönemli planlama şart. En iyisi onu da Newton’a bıraksınlar. Gerisi teferruat.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.