11 Mart 2020 Çarşamba

Kırmızı Ağaç


Esasında söylemek istediğim çok söz var ve nerden başlasam çıkmazına sürüklenmeden girizgahımı yapıyorum. Son zamanlarda kulağıma çalınan bir cümle var. Premier Lig konuşabileceğim bilakis bu sohbetin Championship’e evrilebileceği kaç karşıt cins geliyor ki hayatımıza. Ben mi? Burada çakıldım. Buraya kadar iyi geldik de bundan sonraki süreci nasıl toparlarız hiç bilemiyorum.
Belki de bir zamanlar Liverpool’a ve Arsenal’e forma yardımı yapan Nottingham Forest takımının yardım elini uzatması kadar ironik bir konu olabilir. Düşünün ki o tarihten beri formalarının rengini değiştirmemişler.

Ada'daki futbol turunun ikinci ayağı için Chelsea yerine Forest’ı ziyaret etmeye kalkıştım. Geçerli sebeplerim vardı. Yani bu kadar takıntılı olmuşken olmalıydı da! Dünyanın en eski futbol kulüplerinden zira…
Nottingham Forest deyince de aklımıza Brian Clough geliyor. Eee nasıl gelmesin! “Bu işteki en iyi hoca olduğumu söyleyemem. Ama ilk birin içindeyim.” Fakat bu sefer sadece bu kadarı ile yetinmek için sebeplerim var. Clough önüne geçsin istemem. Forest’ın maçları muhabbete meze olurken tarihinde kayboluyorum ve bir de taraftarı…

Sanırım Nottingham Forest tarihi demişken fazlasıyla sözümde duramayıp Clough’dan yolum geçecek. Clough’ın önderliğindeki Forest 1976-77 sezonunda birinci lige çıkmayı başardı. Ertesi sezon ise, inanılmaz bir olayın altına imza atarak Forest takımını tahta oturttu. Şampiyon naraları bu şehre çok yakışacaktı.
"Kırmızılar" bununla da kalmayıp, 1978-79 sezonunda Malmö’yü final maçında mağlup ederek Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupasını kazandı. 1979-80 sezonunda, dünyanın en iyi kalecilerinden biri olan Peter Shilton’un büyük payıyla Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası final maçında Hamburg’u 1-0 mağlup ederek bir sene önceki "Avrupa Şampiyonu" unvanını korudu.


Farklı dillerde, her sezon başında, aşağı yukarı her Forest taraftarı tarafından söylenen “yok yok, olur bu takım” cümlesi en az “Come On You Gunners” kadprear meşhurdur topçular efradı için. Bu cümleyi tetikleyen en önemli olay, sezon başında gelen sağlam bir galibiyettir genellikle.
Fazla umutlu değillerdi belki, ama yine de tahminlerinden bile kötülerdi ve böyle bir sezonda Premier Lig’e yeşil ışık yakmak üzereler. En azından böyle isteğimiz var. Umut da var!

Tıpkı Manchester United emeklisi Sir Alex Ferguson’ın gibi 18 yıl gibi muntazam yıllarda Forest’ı çalıştıran Brian Clough başında olmasıyla beraber bir lig ve iki Avrupa şampiyonluğunun yanı sıra 4 kez de EFL Cup'nı kazandı. Clough’ın başarıları Forest’ın 1992-93 sezonunda, 2. Lige dönmesiyle sona erdi. Brian Clough’tan sonra Forest bir daha eskisi gibi olamadı. Aslında eskisi olmak gibi bir düşünceleri var mıydı, tartışılır! Onların Clough’u vardı, gerisi teferrüat. Güvenceleriydi, takımı ilmek ilmek okur bir satranç üstadı gibi imparatorluğu kurardı. Bütün mesele bu.

Bir kadının Premier Lig hakkında biraz daha ileriye gidersek, Championship ile ilgili edeceği bir iki kelam olması ne kadar “imkansızsa” Nottingham Forest’ın şampiyon olması veya UEFA’da başarılar elde etmesi kadar “imkansız.” İmkansız mı?
Çok değil birkaç sene evvel Leicester City’nin şampiyonluklarını hatırlayın! Bunları kenara not ettiyseniz. Bir kadının futbolcu olabileceği veyahut orta sahaya geçerek düdük çalabileceğini, esasında herhengi bir spor da görebileceğini unutmamak da yarar var. Aksi takdirde Forest gibi imkansızı başarmak çok da zor olmayacak. Samimiyet, muhabbet ve bir sporun harcı olarak. Her şeyin merkezinde, ama hiçbir şeyi ezmeden, her şeyi güzelleştirir şekilde…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.