12 Aralık 2019 Perşembe

Kadının Gücü Adına

Son zamanlarda geçen gazete manşetlerine, sohbetlerin konu başlıklarına ya da sosyal medya alıntılarını fark ettiniz mi diye bir soru sormamı beklemiyorsunuz. Bilakis konu uluslararası kimlik taşımaya başladı. Kadın şiddeti, cinayeti, istismar ya da kadın kelimesinin önüne gelen her türlü kısıtlama…
Evet, sadece son zamanlarda demek de yanlış keza! Ancak artık sınır tanımama kelimesine sil baştan bir anlam çıkarmaya başlandı. Bakınız, Suudi Arabistan’da yıllardır kadınlara uygulanan ambargo bir nebze de olsa yeni anlamlar kazanmaya başladı.

İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda 2018'de öldürülen Cemal Kaşıkçı cinayeti sonrasında reformlarla uluslararası kamuoyunun gündemine gelen Riyad yönetimi, 'özgürlükler yolunda' bir adım daha attı.
Kime göre neye göre özgürlük tartışmaya son derece açık bir konu. Önce pasaport çıkarma alabilme izni, sonrasında erkek olmadan araç kullanma ve en son olarak lokantalarda kadın ve erkeklerin ayrı kapılardan girmelerini şart koşan kuralın kaldırıldığını duyurdu.

Kadına yapılan zulmün “daha üstü kapalı versiyonunu” yıllardır önümüze sürdüler. Üstelik bile bile. Hakkı olan bu özgürlüklere kavuşan Arap kadınların başarılarını, boy ölçebileceklerini ya da diğer kadınların yapabildiklerini rahatlıkla ispatlamaya geliyorlar. Bunun en güzel örneği de şöyle dursun. Reema Juffali’nin dediğine göre kendisi asla böyle bir şeyi beklemezken, geçtiğimiz sene içerisinde Suudi Arabistan’da kadın sürücülere karşı çıkan yasanın kaldırılmasıyla, kendisini bu tecrübeyi yaşarken buldu.


Erkek dominant bu spor, son yıllarını kadın sporcuların hegomanyası altında ezilirken bulmaya başladılar! Türkiye’deki örnekleri de unutmayalım lütfen! Aşırı tutucu bir İslam krallığı olan Suudi Arabistan’da fazlasıyla adrenalin dolu, hız tutkunu insanların direksiyon başında bulduğu bir o kadar da daha çok taze, çiçeği burnunda Suudi kadınların kazandığı bu hakla başarıya koşacak bir kız Reema Juffali.
“Juffali: Yasa geçen sene kalkana kadar böyle bir düşüncem bile yoktu. Direksiyonun arkasına bile geçme fırsatı yakalayamayan, bu tecrübeyi deneyimleyemeyen milyonlarca kadının varlığını bilmek çok üzücü, yarışırken onların hepsi için bunu yapıyorum.”

Aynı zamanda bir ilk olma özelliği daha var Reema’nın. Cidde’nin batı bölgesinde bir şehirde doğmuş ve Amerika’de eğitim görerek ülkesinde konuk yarışçı olarak dönen Juffali, ilk Suudi kadın yarışçı olarak anılmaya başlandı. Suudi Arabistan Spor Kurumu'nun yetkili sorumlusu olan Prens Abdulaziz bin Turki al-Faisal, bunun krallık için bir dönüm noktası olacağını söylerken, Juffali'nin şimdiden toplumun gözdesi olduğunu da altını çizerek belirtiyor.
Nisan ayında Brands Hatch'teki F4 British Championship'te yapılan bir yarışmada ilk kez katılımcı olan Juffali, aslında kazansa da kaybetse de kendi nazarında çok fazla başarıya imzasını attı.

Hızlı arabalar çocukluğundan beri onun tutkusuydu… Formula 1’i izleyerek büyüdü, birkaç yıl önce okumak için taşındığı Amerika Birleşik Devletleri'nde girdiği sürüş testini başarıyla geçerek, yarışmalara katılabilmek için lisansını aldı. Şimdiki hedefi ise; Fransa'da yapılan ve 24 saat boyunca süren, dünyanın en prestijli ve yorucu yarışlarından biri olan Le Mans’a katılmak. Neden olmasın! Onlar nereden geldiklerini çok iyi biliyorlar. Üstelik kadınların üzerine oynanan bu denli çamurun içinde…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.