16 Eylül 2020 Çarşamba

Mürekkebi Kurumadan

Üzerinden daha fazla zaman geçtiğine yemin edebilirim. Ama hayır, 2019’un Aralık ayının son günleriydi. Bir zamanlar yaşadığı şehre beklenmedik bir ziyaret yapan bir virüsle buluşmak… Ülkenin yedikleri yemeklerden başlayarak ilerledik fakat o da ilerledi.
Gelgeç bir durumdur demeye kalamadık. İnsanoğlu karar süreçlerine ihtiyaç duymazdı, hevesler çoğu zaman tek başına yeterliydi. O heveslerden birinin bir sonucu olarak, işte buradaydım, spesifik olmak gerekirse, virüsten korunmak adına dört duvar arasına kısılmış durumdayız. Bir başka sonuç olarak, o sıralarda dünyanın kalanının bundan bir haber olmasıydı!

Elimizde kalan tek şey ise, spordu. Ona dokunmazlardı. Orada da umduğumuzu bulamadık derken, Amerika’dan gelen net ses, yıllardır değişmeyen tarih düzenini Amerika Açık bozmamıştı, iyi bir final görme hevesiyle.
Seyircisiz oynansa da o denli hasret kalmıştık ki, turnuvaya konsantre olmuştuk. Tek erkekler de başı çeken Novak Djokovic’ti, Nadal ya da Federer olmadan keyfi olur mu tartışmaları gırla giderken daha büyük sürprizler kutusundan henüz açılmamıştı.
Turnuva, Amerikalılara tek bir şeyi öğretmişti; yolun sonunda Federer varsa boşuna hayal kurmamayı… 2003’teki kupa yalnız kaldıkça, otoriteler de eleştirilerinin tonunu yükseltmek için güç buluyordu. İşte eksantrik bir yıl daha.

Varan bir, ABD Açık Tenis Turnuvası 4. turunda Novak Djokovic, sinirlenerek vurduğu topun çizgi hakeminin boğazına gelmesi üzerine diskalifiye edildi.
Grand slam turnuvasının 4. tur karşılaşması oynanırken, kariyerinin 18. grand slam şampiyonluğuna ulaşmayı hedefleyen dünya 1 numarası Novak Djokovic, Pablo Carreno Busta ile korta çıktı.
Karşılaşmanın ilk setinde rakibine 6-5 yenik durumda olan Djokovic'in sinirlenip vurduğu top çizgi hakeminin boğazına isabet etti. Ender görülen diskalifiye olaylarına bir yenisi daha eklendi ve adeta yeni bir şampiyonun çıkacağını resmileştirdi.


Varan iki, 5 numaralı seribaşı Alexander Zverev ile sahne de Djokovic’e zor anlar yaşatan 20 numaralı seribaşı Pablo Carreno Busta arasındaki yarı final karşılaşması da hop oturup hop kaldırdı.
Zverev, basit hatalar yaparak setlerde 2-0 geriye düştüğü mücadelede önemli bir geri dönüşe imza attı ve 3 saat 23 dakika süren karşılaşmayı 3-6, 2-6, 6-3, 6-4 ve 6-3'lük setlerle 3-2 kazandı. Alman tenisçi, bu galibiyetiyle kariyerinde ilk kez bir grand slam turnuvasında adını finale yazdırdı. Adını finale yazdıranlar da sadece erkekler de değil kadınlar finalinde de über efsane anlar yaşandı.

Varan üç, turnuva boyunca maçlardan önce ABD'de polis şiddeti sonucu hayatını kaybeden siyahilerin isimlerinin yazılı olduğu yüz maskesi takan Osaka, bu sefer de üzerinde "Tamir Rice" yazılı bir maskeyle final maçına çıktı.
Kariyerinde birer Avustralya Açık ve ABD Açık şampiyonluğu bulunan Osaka, daha önce Avustralya Açık'ta 2 kez şampiyonluğa ulaşan, ABD Açık'ta ise 3. kez finale kalan dünya 27 numarası Belaruslu Azarenka'yı 1-6, 6-3 ve 6-3'lük setlerle yenerek turnuvanın galibi oldu.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında boş tribünler önünde oynanan maçın ilk setini kaybeden Osaka boş tribünlerin ekran başında amansızca doldurduğunu bilerek hepimizi ayağa kaldırdı.

Varan son, Dominic Thiem, ABD Açık'ta 71 yıl sonra ilk 2 seti kaybettikten sonra maçı kazanmayı başaran ilk tenisçi olarak tarihe geçti. Lakin bu geçiş hiç kolay olmayacaktı.
Oldukça çekişmeli geçen maçta Zverev'i 3-2 yenerek şampiyon oldu. Kariyerinde ilk kez bir grand slam turnuvasını kazanan Thiem, Zverev karşısında ilk iki seti 2-6 ve 4-6 kaybetmesine karşın, sonraki setleri 6-4, 6-3 ve tie-break'e giden son seti de 7-6 kazanarak önemli bir başarıya imza attı.
4 saatten uzun süren ve son ana kadar büyük bir çekişmeye sahne olan maçı kazanan Thiem, böylece ABD Açık'ta 71 yıl sonra ilk 2 seti kaybettikten sonra maçı kazanmayı başaran ilk tenisçi olarak tarihe geçti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.