12 Mart 2021 Cuma

“Basketbolun annesi” Senda Berenson

Amerika Birleşik Devletlerinde icat edilen en büyük spor olan basketbol, ​​küresel bir fenomen haline geldi. Bunu her ne kadar erkek minvalinde konuşsak da, kadın basketbol tarihide yine bu topraklar üzerinde mimarisini çizecekti. Lakin belki dokunuşu yapan Avrupalı bir kadın figürü olabilirdi. Bu heyecan verici gerçekleri öğrenmeye önce Litvanya’nın başkenti Vilnius’a sonra da seyahatimizi Boston’a çevirmeye ne dersiniz?
Senda Berenson, orijinal adı Senda Valvrojenski tam olarak yukarıda okuduklarınızın haleti ruhiyesini birebir yaşamış bir isim. Büyük ihtimalle ilk defa duyuyor olabilirsiniz fakat kadın basketbolun tedrisatından geçmiş, izlemiş ya da kıyısından da olsa dokunmuş olan herkesin adını bilmesi gereken mucit.

Valvrojenski ailesi 1875'te Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etmek zorunda kalınca, Berenson adını benimsediler ve Boston'a yerleştiler. Senda Berenson, sağlığı genellikle eğitimine müdahale eden zayıf bir çocuk olsa da, 1890'da Boston Jimnastik Okulu'na girdi ve kısa süre sonra fiziksel durumunun çok daha iyi olduğunu görmeye başlayacaktı.
Okulda iki yıl geçirdikten sonra 1892 sonbaharında Kanadalı spor antrenörü ve mucit Dr. James Naismith'tin tanıttığı erkek oyununun değiştirilmiş bir versiyonu olan kadın basketbolunu tasarlamasıydı... Onun basketbol versiyonu, pas ve pozisyon lehine sahip olma ve tam saha hareketi için yarışmayı özümseyecekti. Oyuncuların sadece üç kez dripling yapmalarına ve topu üç saniyeden fazla tutmalarına izin verilmezdi. Oyun, kız okulları arasında hızla yayılmaya başladı ve akım halinde büyüdü.

Senda sporla ile o denli bütünleşmişti ki, hep bir adım ötesini düşünerek Naismith College kadrosuna katıldı ve beden eğitimi öğretmeni olarak Boston okulunda, 1895'ten itibaren eskrimde öğrendiği İsveç jimnastiğini okulunda vurgulamaya başladı. Ve bundan sonra…
Massachusetts'te okuduktan sonra 1897'de Stockholm'deki Kraliyet Merkez Jimnastik Enstitüsünde ileri düzey eskrim eğitimi aldı. 1901'de Smith'te çim hokeyinin tanıtımını başlattı derken sporun ordinaryüsü kıvamında ilmek ilmek işlemeye başladı. 1899'dan 1917'ye kadar Berenson, resmi olarak kabul edilen kuralların versiyonunu düzenledi ve 1905'ten 1917'ye kadar başkanlık yaptı.


Daha iyi yaşam şartları, daha fazla eşitlik ve daha fazla para için kadınların, özellikle de Amerikalı sporcuların tercih ettiği yerdi Amerika. Çoğu sporcunun ülkesindeki kişi başına düşen milli gelirinin bilmem kaç katı yıllık kazanç ve ömür boyu huzur vaadiyle birlikte çeliyordu aklını… Sonra futbola bulaşıldı. Dünyada futbol yerini sağlamlaştırmaya başladığı zaman Amerika'nın dili basketbola evrilmişti bile. Erkekler bu alanda koşar adım hamleler yaparken kadın figürünün baş mimarı Senda Benerson’unu tanıyan nadir insanlar şöyle dursun, NBA’in şeceresini çıkartmak da üstümüze yok!
Benerson sayesinde kadınlar için çok başka dili konuşmaya başladık. Sonra Avrupa’ya bulaştı. Krizde olan kulüpleri alıp, yavaş yavaş yatırımlar yapmaya başladılar. Suni, nereden çıktığı, ne zaman kurulduğu anlaşılamayan takımlar yaratmaya, çölleri vahaya çevirmeye başladılar.

En büyük çekincem ne uyguladığı ilk basketbol kararları, ne de karar mekanizması. Sadece kendi yarattığı hayali bariyerler. Yoksa bu oyunu kuran Berenson için çok daha kolay ve hızlı gelişirdi. Lakin o bariyerleri de aştı ve ortaya şimdilerde ne kadar ileriye taşımız olduğumuz “kadın basketbolunun” bu derece iyi gelişebileceğinden söz edemezdik.
Futbol ve basketbol büyük ekonomiler, sponsorlar bulurlar, olmadı başkanlarının paraları da var, onlar kurtarır. Ancak işin içinde “kadın” cümlenin öznesi olunca rengi değişebiliyor. Senda Berenson, takımı sıfırdan yaratıyor, bunu yaparken de önce tecrübelerini hedefliyor. Devamı da gelecek mi diye bakmıyor. Çünkü zaten bundan emin. Sonra mı, yoluna jimnastikle ilerlediğine bakmayın o bu konuda ismi pek bilinmeyen mucit.

Genelde kadınların futbol, hentbol ve voleybol gibi sporlarla geç tanıştığı algısı olsa da basketbolda durum böyle değil. “Basketbolun annesi” lakaplı Berenson ve arkadaşları sayesinde kadınların basketboldaki yeri neredeyse basketbol tarihinin başlangıcına dayanıyor.
1976’da kadın basketbolunun olimpiyatlara dahil edilmesiyle kadın basketbolu, dünyada popülerliğini artırmaya başladı. Popülerliğinin doruk noktasına ulaşmasıysa 1997’de WNBA Ligi’nin başlamasıyla oldu. Şimdi ise, Berenson'a saygı zamanı! Ya da basketbolun annesi mi demeliyim?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.