22 Ekim 2018 Pazartesi

1 Nisan Şakası mı, İstanbul Maratonu mu?


Aynı yerde başlayıp, aynı noktada biten fakat son derece farklı seyreden bitişler... İşte bütün mesele bu. Ya da bu mu? Tercüman Gazetesi’nin bir fikir karşılığında maraton koşulmasını 1973 yazına tekabül eden yıllarda, 2018 yılında tesadüfen öğrenmiştim.
Batı hayranlığıyla büyütülmüş her Türk gencinin ilk yurtdışına çıkışında olduğu gibi, en sıradan, en doğal şeyleri bile büyük merakla takip ediyorduk. Mesela ben ilk Avrupa deneyimimi İsveç’e gittiğimde triatlon ile öğrenecektim. Ya sonrası?

Bir dakika bunu soğuk ülke insanları yeni buluş olarak bizlere sunmuyordu ki, böyle başladı benim İstanbul Maratonu olarak tanıdığım aslında gerçekte olan Avrasya koşusu.
Asıl hikaye ise bambaşka bir pencereden baktırıyordu.Tercüman Gazetesi tarafından atılan bu fikir, pek de samimi gelmeyecekti.
Bu samimi görüşler 79 yılına dek kağıt üzerinde kalma başarısını taa o yıllarda baş gösterecekti. Yine duruma noktayı koyacak olan ise, yıllardır müttefikimiz olan Almanlardan gelecekti.

1979 yılında Almanya’dan Türkiye’ye gelen bir takım sporcu tarafından Federasyona bu konuyu gündeme taşımasıyla başka bir boyut kazanır. Altı yılın sonunda Almanları ciddiye alan Valilik ve Fedarasyon hummalı çalışmalar ve zorluklar neticesinde “Asya-Avrupa koşusu” olarak anlam kazanacaktı. Ancak ülkemize gelen atletizm transferini anlamamız içinse büyük bir dil bilgisine gereksinimim yoktu. Her şey ortadaydı.


Altın şehir İstanbul, dünyanın en görkemli manzarasının ki o yılları düşününce harikulade bir manzara, sporun, atletizm gösterisinin bir parçası olacak, dünyanın sayılı koşularından biri olarak kayda geçecekti.

Beklenildiğinin aksine, bir avuç insanın katılımı ve atletizme gönül verenlerin gayretleri ile gerçekleşebildi. İstanbul halkı o sıralarda yeni hizmete açılmış olan Boğaziçi Köprüsü'nde yolun yarısının kapatılarak insanların köprüde koştuğunu görünce bunun 1 Nisan şakası olduğunu zannetmişlerdi. Yorum sizin! Aslında 1 Nisan’ın mutfağında yatan bir konu başlığı olacaktı.

Düşük bütçe ve ciddi zorluklarla karşılaşan organizasyon ekibinin şüphesiz yanına, Almanya'dan gönüllüler yetişecekti. Simtel ve Hisarbank gibi kuruluşların desteğiyle mali sorunlar aşıldı. Diğer bir sorun ise Karayolları'nın binlerce insanın tempolu bir şekilde Boğaziçi Köprüsü'nde koşmasının, güvenliği tehlikeye sokacağı endişesiydi. Tüm planlamalar yapıldıktan sonra gerekli önlemlerin de alınmasıyla 1 Nisan 1979'da "dünyanın tek kıtalararası maratonu" unvanıyla Asya-Avrupa Koşusu start aldı. Haklılar tabi!

Avrasya Maratonu ismine gelirsek... Dünyanın tüm maratonlarında olduğu gibi, şehrin tanıtımı ve adını ön plana çıkarmak amacı ile İstanbul Maratonu olarak evrilecekti. Değeri bilinmemiş İstanbul Maratonun son günlere kala esamesi okunması, fazlasıyla düşündürücü. Benim kafamdaki paralel evrende 1973 yılına gitmedi. 2018’te bile tam anlamıyla önemini kavrayamamışken nasıl anlatılır ki bu husus. Kim bilir neler olabilirdi, İstanbul genç ve tarihi bir şehirken. Üstelik bu hiçte 1 Nisan şakası değil!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.