Ballon d'Or şimdilerde sponsor oldukları giyim firmaların savaşı, Messi-Ronaldo ikilemleri arasında gel-gitler yaşıyor. Geçen yılki ödülü Neuer'in alması beklenirken hiç şaşırmadığımız bir şekilde kameralar karşısında hüngür hüngür ağlayan Ronaldo oldu. Bu ödülü gerçek anlamda sahiplerinin bulunduğu yıllar yok mu? Herkesin bakış açısına göre değişir. Ama benim tanıdığım nam-ı diğer Sheva, Andriy Shevchenko var. Kariyeri boyunca hep bir dönüşüm içindeydi, bunu bozan son zamanların kehaneti, kara bulutları beraberinde taşıyan Mourinho olacaktı.
Sheva futbola ülkesinin neredeyse tek büyük işlere adımını atan Dinamo Kiev ile başladı. 5 yıl durmaksızın Ukrayna şampiyonluğu yaşamak, beraberinde Şampiyonlar Liginde yarı final oynadıklarından, Avrupa'da iyice ünlenmişti. Üstelik 60 gol atması, artık ülkesinde kalmasına kimse ihtimal vermiyordu. 1999 sezonu pek çokları için milat bir yıl olmuştu. O sezon sonunda Milano'nun yolunu tuttu. Milan'ın sıkıntılı dönemine denk gelen Shevchenko, çok da büyük başarılar beklemiyordu.
Bu kötü gidişata dur diyecek isim 24 gol atarak gol kralı olmasıyla nikah tazeliyordu. En azından takımdan birileri gözünü karartmıştı. O dönem takımın başında Fatih Terim'in olması ayrı bir ironiydi. Çünkü kalemi kırılan ilk isim İmparator'un çöküşüydü. Takımın başına önce Carlo Ancelotti, daha sonra deyim yerindeyse Sheva hariç takım yenilendi. Bir nevi kumar oynadı. Ya tetiği başına çekecekti ya da rakiplerine!
Kesintisiz 7 yıl boyunca ilk 11'de forma şansı bulmuş, bunu da fazlasıyla ( 297 maç, 173 gol) şereflendirmişti. Hedeflerini Şampiyonlar Ligi zaferiyle başlayıp yerini dramatik maçlara bıraktı. İstanbul'da oynadıkları Liverpool- Milan maçında kaybettikleri penaltılardan dolayı bir daha doğru düzgün UEFA'ya bile çıkamadılar. Manidar tarafı ise, o gün Shevchenko penaltıyı kaçırmasa bu kötü sona başlatmayacak olabilirdi. Kim bilir!
Milan'da da inançsız oynanan futbol, gelecek görememesi 7 yıllık beraberliğin noktalanmasıyla son buldu. Tam bu noktada yağmurdan kaçarken doluya tutuldu. Onun için Chelsea yılları başlayacaktı. Ukrayna'nın en pahalı oyuncusu olarak tam 45 milyon Euro karşılığında bir transferden söz ediyorum. Ancak her şey para mı yıllardır tartışılan bir konu. Chelsea'de geçirdiği 2 yıl boyunca onun için bitmek bilmeyen bir işkenceye döndü. Bu işkencenin adı Mourinho olunca; hem egolarıyla hem de ilk 11 için acı çekmeye başlayacaktı.
Yıldızları bir türlü barışmayan ikilinin arasında win-win ilişkisi başlamıştı. Mourinho zar zor Abramovich baskısıyla oynattığı Shevchenko'yu ilk raund da 22 gol atarak varlığını hissettirdi. Yine de Sheva saha da güçsüz, eski performansını göstermekte zorlanan grafik çiziyordu.
2,5 yılın sonunda devre arasında bu ızdıraba dayanamayan Sheva tekrar Milan'a döndü. Belki aradığı ışığı burada bulabilirdi. Herkes ondan eskiye dönmesini beklerken, İtalya'da kendine geleceğini ümit edenlere... Ama olmadı dedirtti. Dönüşümün sonuna gelmişti. Kiev'de başlayan kariyer, Milano'da hayat buldu, sonra Chelsea de koca bir hayal kırıklığı, tekrar yuvası Milan'a döndüyse de o gerçek evini özlemişti.
Hiçbir ücret talep etmeden başladığı yere geri dönmüştü. O takımları için yaptıklarının yanında, milli takım için taşının altına elini koymasının önemi tartışmasız başarı, azim çabası... Sıradan futbol ülkesi Ukraynayı bir kaç basamak üste taşıdı.
Aslında mesele Ballon d'Or almak, ego savaşları içinde mücadele vermekten çok ötesinde. Eski Alman futbolcu Stefan Effenberg çok güzel özetliyor. "Ben özel biri değilim, normal biri de değilim, yeni biriyim."
Merhabalar. Şampiyonlar Ligi topluluğun içinde gezinirken yazınızı gördüm, iyi ki de görmüşüm :) Sizin gibi bayanların bu denli sporu takip etmesi muazzam, ilk olarak buna çok sevindim. Bu arada Google+'da paylaştığınız yazının yani Champions League topluluğunun baş moderatörü olduğumu da hatırlatayım :) Eski zamanları çok iyi yaşamış ve hala özleyen biri olarak en sevdiğim futbolculardan Sheva'nın yazısını okumak keyifliydi. Ben de sizleri şahsi blog siteme beklerim... www.serdarilefutbol.blogspot.com Bu arada sizi hemen takibe alıyorum, selamlar...
YanıtlaSilÖncelikle çok teşekkür ederim. Daha iyi olmak için ve kendimi daha da geliştirmek için yazmaya devam edeceğim. Sizler gibi teşvik ediciler olduğu sürece umut verici. Tekrardan teşekkürler!
YanıtlaSil