Şunu hiçbir zaman anlayamıyorum. Ölüm olmadan gerçeklerle yüzleşemiyor muyuz? Çok geç öğreniyoruz, değerlerimizi. Tıp okursunuz doktor olursunuz, mühendislik okursunuz alternatif dallarda mühendis olursunuz, futbol oynarsınız ya da basketbol belki pedal çevirirsiniz ama bunların hiçbirinin okulu yok. En azından şimdilik yakın gelecekte bu konuda planlar yapılıyor. Peki ya körü körüne bağlanılan taraftarın eğitimi olur mu?
Bu soruya kısmen cevap verilebilir. Aralarında belki mühendis, doktor, öğretmen hatta sporcu da olabilir ama demek istediğim bu değil. Taraf olmak, bir maçın, olayın arkasında durmak, destek vermek... Bunun eğitimini tartışsak saatler yetmez. Lakin spor bağlılık, tutku, kültür ve saygı içerir. Ve bence çok daha fazla kelimeler sığdırılabilir. Bu kadar çok kelimenin barındığı taraftarlığa bizler insanlığı sığdıramıyoruz.
Heysel faciası başlığı dahi ürkütücü, bununla kalmayıp içeriğinde 39 taraftarın, sadece evinde futbol maçı izlemek yerine duygularını şelale kıvamında dizginleyip maç izlemekti ama o gün 39 kişi evine bir daha dönemedi. O gün Juventus-Liverpool maçı oynandı, boş tribünlere karşı oynandı.
Hiç uslanmamış gibi üstelik bu maç Avrupa, daha çok İngiltere tarihinde bir takım kuralları değiştiren maç olmasına rağmen tam 4 sene sonra çok daha büyük kara leke sürülecekti. Tarihe kara bir leke olarak sınırlandırılan bir şeyin büyük, küçük olması beklenmemeli. 1 kişinin yaralanması, bunları da geçin hakarete uğraması bile çok büyük bir lekedir, kara leke! Heysel faciasına benzer şekilde 96 kişi aynı takımı desteklemesi, aynı marşları söylemelerinin hiçbir önemi kalmamıştır artık. Çünkü taraftarlar maçı izleyebilmek adına ne pahasına olursa olsun 96 kişi ezilerek oracıkta can vermiştir.
Çığ gibi büyüyen felaket 766 kişinin de yaralanmasıyla futbola anti-taraftar yaftası konduruldu! Hillsborough felaketi 20.000 taraftarın Liverpool'a, takımına destek vermesi amacıyla yola çıktıklarında, kanlarına işlemiş "taraf"ın zehrini akıttılar. İşte o gün hem Liverpool hem de İngiltere'de futbol tarihinde çok şey değişti. Ne değişti? Çok şey, insanlık adına çok şey!
Liverpool yaşanan faciadan sonra her deplasmanda taraftar kenetlenip ve hatta karşı takımın taraftarı da dahil olarak "Justice For The 96" pankartlarıyla 1989 ruhunu yaşatmaya çalışıyorlar. Üzerinden 20 küsür yıl aşılmış olsa da Belçika, İngiltere, Almanya, İtalya ülkeleri 96 kişinin yaşatılması sağlanıyor. Bu facialar genellikle emniyetin zaafından bahsediliyor. Bu can pazarının yaşanması tek başına emniyete dayandırılmamalı. Oradaki tüm taraftarlar birbirlerinin emniyet gücü, birlikte varlar.
O gün Liverpool, İngiltere karanlık dehlizlere yuvarlandı. Son zamanlarda ülkemizde basketbol sahalarında bu tip olaylara karşı karşıya kalıyoruz. Maalesef ölen kişiyi gördükçe karanlığa gömülüyoruz. Okuduğumuz okullar, aldığımız eğitimleri boşverin, taraf olmanın bilincine varalım. Evinden ayrılan insanların futbol maçından sonra evine dönebileceği maçlar izleyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.