5 Kasım 2015 Perşembe

%100 Wilt Chamberlain

Hiç kimse bilemezdi 2 Mart 1962 gününün sıradışı geçeceğini. Ütopik bir yaşam sürdüren, egolarından beslenen, ilgi odak noktası olan bunları da bir arada tutabilmesi için vücut yapısına ayrı bir özen gösteren Wilt Chamberlain, tasvirlerin ucu bucağı olmayacak bir yaşam sürdürdü. Çoğu NBA oyuncusuna göre kendi tasarladığı ve her geçen gün küçük dokunuşlar yaparak kurduğu Jenga'sında nefes alıyordu. Güzel kadınlarla vakit geçirmek, dilediği zaman antrenmanlara katılmak, eksik etmediği gece kulüplerine gitmek, bazı geceler farklı mekanlarda uyanmak ve bu kadar hızlı yaşarken kendine dikkat etmek. 
Gerçekten böyle mi yaşamak istiyordu yoksa NBA tarihinde oynanan en çarpıcı oyuncu profili çizdiği için mi bu yoldaydı? Cevabı öğrenmek için epey geciktik ancak ilki daha olasılıklı gibi. Çünkü o basketbolun George Best'tiydi. 

Bu kadar keşmekeş bir Jenga'yı devirmeden kolon görevi görecek nadide sporculardan. Bunları bir kenara bırakıp 2 Mart gününe dönelim. 
O gün Wilt Chamberlain takımı yani Philadelphia, New York Knicks'le oynayacakları karşılaşma için yola koyulmuştu. Tek bir farkla takım arkadaşları maçın ruhuna girebilecekleri, birbirleri ile moral depolayıp şakalaşırken, Chamberlain her gece yaşadığı rutine farklı bir kızla eğlence tavan yaparken sabahleyin, lüks otomobiliyle yolu yararak geliyordu. Tek bir fark biraz eksik olmuş! 



O gün tam anlamıyla Chamberlain günü olacağının kokusunu almaya başlamıştı. Knicks'in değerli ve ilk 5'de olmazsa olmazı Phill Jordan rahatsızlığından dolayı yatak döşek yatıyordu. Daha sonra oyuna başlamadan hatta Manhattan'ına gelmeden 1 oyuncu eksiltmeyi başarmıştı. Psikolojik olarak moralli başlayan Philadelphia takımı bu ekstra motivasyonu hava atışında adeta havada asılı kalarak gösterdiği güç mücadelesi bugün buradan bir efsane geçecek bakışıyla tamamlıyordu. 

Wilt sadece tek başına normal istatistiklerde bir takım hanesinde yazılacak 41 sayıyı tek başına göğüslemişti. Wilt'i durdurmak aklınızdan bile geçirmeyin yoksa olacaklardan korkun! Knicks antrenörü çaresizce mola alıyor, farklı oyun taktikleri ile sağa sola dönüyordu. Ne yazık ki elinden bir şey gelmiyordu. Bugün onlar için güneşin batıdan doğacaklarını bilseler büyük ihtimalle Wilt'in otomobilinin tekerleğini patlatma planları yapıyor olacaklardı. Çünkü ancak öyle durdurulabilirdi. Chamberlain rekora koşmuyordu, depar atıyordu. 

Maçın bitiş düdüğü çalındığında istatistikler de Wilt'in karşısında 100 yazıyordu. %100 Wilt Chamberlain yapımı. Sanki 2 Mart akşamı yaşanacakları sadece o biliyormuşcasına rahat, özgür ve gece hangi mekanda geçireceğini planlayan biri duruyordu. Hadi ama bu şahane bir rekor. 100 sayı tek başına 100 sayı atmak. Bu rekor için bile ayrı kitaplar yazılır. Keza yazıldı da.



Bu maçı yerinde izleyen az sayıdaki seyircileri çok ama çok değerli maçı, canlı canlı izlediler. O yıllarda kameraların yer paylaşmak için tartışmadığı, ilginin az, ligde 8-9 takımın mücadele ettiği, yaşam telaşındaki insanların yanlarından geçen bir maçtı sadece. Büyüleyici maç, büyülenmiş seyirciler ve büyüleyen Wilt Chamberlain vardı. 2 Mart 1962'de New York'tan sert bir rüzgar geçti., efsane geçti, egoların tavan yaptığı, herkesin Wilt'i konuştuğu rüzgar. 
Bir başka rüzgar var ki Wilt'in yanından esip gürleyen; Bill Russell kasırgası. En büyük rakibi, bitmeyen kapışmalar ve göz dağları. Bill Russell'ın say say bitmeyen şampiyonlukları, yüzükleri kat kat üstünde. Bunlara bakarak karar vermek kahve dükkanında çay içmeye benzer.

Kariyerindeki başarılar taşarken, bastığı smaçlar ve hücumlardan dolayı çoğu NBA kuralını değiştirmiştir. Kapılardan geçemeyen aslında kalıbına sığamayan Wilt "Big Dipper" lakabını da hak ediyordu. Emekli olduktan sonra (1973) koçluk deneyimi olduysa da bu karakterdeki biri için dar geliyordu. Onunla ilgili söyleyecek çokça cümleler sarf edilir, edilir. Hepsi de farklı bir tat bırakır. Geçmişte kırdığı rekorlara bakınca onun 100 sayılık el yapımı rekoruna en yakın Kobe Bryant'ın 80 sayısı tekabül ediyor. 

Ne gündü değil mi ama. Onun için farklı olan gün bu değildi. Bakınız kendi ağzıyla itiraf ediyor. 
"İnsanların benden bahsederken sürekli 100 sayılık maçı hatırlatmaları garip. Sanırım ben o maçı hepinizden daha az düşünüyorum. Aslında 55 ribauntluk rekorumu daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Hem o gün karşımda Bill Russell vardı."
Merak edenler için 100 sayı attığı gece Knicks'i 169-147 yendiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.