29 Ekim 2015 Perşembe

"Yeni Lance Armstrong Değilim, Birinci Taylor Phinney'ım"

Bizim nesil dört tekerlek adında hep bir yan tekerleğin havada dört döndüğü üç tekerlekli bisiklet süren nesildik. Mevzu bahis çocuklar ve bisiklet olunca konuşmak yerine pedal basmak, kanayan dizlere rağmen selenin bir üstünde bir ayakta rüzgara karşı gelmekti.
Acı çekmenin fetişleştiği bir spor biliyor musunuz? Bu soruya ucu açık cevaplar verilebilir. Her şeyden önce bisiklet üzerinde ızdırapla çevrilen pedalla, en "iyi" yokuşların dahi acı sınırı olduğunu hatırlatıyor. Bir yandan vücut sıcaklığının artmasıyla üzerindeki formanın ağırlığı çöker üzerine ve bir de gözünüzün önünde sanki yol bitmeyecekmiş gibi büyür.
İşte bir cevap, daha küçükken kanayan dizlere rağmen bisiklet sürme isteği ağır basar ya o çocuk halinizle dahi orada bir bağ oluşmuştur, tek başınıza kalmışsanız bile sürmek istersiniz. Yok farklı bir boyutu daha var. Katıldığınız bisiklet yarışında daima kürsüye çıkanların konuşulduğu, manşetlere düştüğünü görürüz. Peki, ya sonuncu? Onunda vardır elbet bir hikayesi. Hatta varda.

Taylor Phinney ismimi daha önce duymuş muydunuz? Muhtemelen yüzlerce şampiyonluğu olan, Amerika'da yarışları yerle yeksan eden, Tour de France iki kez kazanan babası Davis Phinney veya kış-yaz demeden tüm Olimpiyatlara hükmeden, bisikletle ilklerin kadını efsane annesi Connie Carpenter'dan bir aşinalığınız vardır. Belki de zaten biliyorsunuzdur.


15 yaşındayken başladığı bisiklet tutkusu, gençler kategorisinde tüm kupaları silip süpüren, her bisikletlinin hayalini kurduğu Lance Armstrong'un babası sayesinde idolüyle tanışma şansı bulmuştu. İşte onun hikayesi böyle başlamıştı. Özellikle Amerikan medyası onun aldığı nefesi yazacak konuma gelmişken, üzerine bir de basın geliyordu. 2012 Giro d'Italia'da kazandığı etapta flaşlar patlıyor, manşetler birbirini takip ediyordu. 
Yaşına rağmen Olimpiyatlara katılıyor, nasıl da göz önünde olmasın ki! Başarı, başarı, başarı...

Hep bunun haberleri yazılıp, çiziliyor. Taylor Phinney'den beklenmeyeni, yani sonuncu olduğu yarışı konuşan, elbetteki yine Amerikan medyası. Phinney, İtalya'daki Tirreno-Adriattico etabında sıradan yarışlara benzemediğini altı saat, yirmi iki dakika ve elli dört saniye sonunda, sonuncu (109.) olarak bitireceği yarışta anlayacaktı. Tırmanışın %25'lik dereceleri bulduğu, bazı oyuncuların pedal yerine asfalt zemine basarak yarışa devam ettiği bir turdan bahsediyorum. 
Bu yarıştan sonra kafalara "dank" edilecek çok şey olacaktı. 
İlk önce birçok bisikletçinin işkence niteliğindeki etaptan çekilmesi, grubun arkasında etaba tutunmaya çalışan Phinney ve son olarak turu düzenleyen koordinatörlerin profesyonel olsalar bile imkansız bir etap olduğunu itiraf eden konuşmaları damga vurdu. Phinney pes eden grupta değildi, tek başına kalmıştı. Üstelik çevreden gelen yardımları da kabul etmiyordu. 


Yarış son kilometrelerini yalnız başına ve zig-zag çizerek pedallayan Taylor Phinney o saatler de kendini motive etmenin yolunu babasının sözleriyle bulmuştu. Daha önce insanüstü güçle saatte 50 km hızla kazandığı anları, 23 yaş altı için düzenlenen Paris-Roubaix'i iki kere kazanan şampiyonluğunu anımsadığında, medyanın gelecekteki yıldızı kelimesini sonuna kadar hak ettiğini gösterdi. O gün kendisinden bir önceki yarışçının 15 dakika gerisinde kalmış olması onun sonuncu ilan etse de, kaybetmemişti.
Neden bu sporu seçtiğini ve anne-babasının gölgesinde değil, yolunda gideceğini, geleceğin yıldızı damgası ile değil Taylor Phinney olduğu için savaşan ve biraz da ağlamaklı şekilde cevaplarını veriyordu. Medyanın Phinney saplantısı bitmiyordu. Çünkü bu sefer birinci olan değil, sonuncu ve duygusal bir genç vardı. Tam da basının istediği senaryo.

Bir gün dayanamayan, sabırsız bir gazeteci; "Yeni Lance Armstrong mu olacaksın? sorusuna hayır ilk Taylor Phinney olacağım" cevabını vererek gazeteciyi bozguna uğratmıştır. Farkında olmadan medyaya yeni bir konu başlığı vermişti. "Özgüven".
Bir şey hatırlatmak istiyorum. Hey, artık Lance Armstrong yok! Herkes farklı, stilleri, kişilikleri, yaşam biçimi, kısacası her bisikletçi "kendisi". Kendin olmak!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.