22 Kasım 2016 Salı

Hollanda Ekolü: Edgar Davids

Şimdiki zamana bakış dünyada futbola dair ekolden söz edebiliyorduk. Daha özeline inersek futbolda “Hollanda Ekolü” tabirini bize öğretenler, izlettiren futbolcuları konuşmaktan hiç çekinmezdik. Hunharca eleştirir, attıkları gollerle nefesimiz kesilebilirdi. Veya bir duvar pasının; sıradan bir duvar pasının ne kadar zekâ dolu olabilir ki diyerek cevapsız soruların içinden çıkmaya çalıştık.
Ancak biraz daha geçmişe dönük baktığımızda unutulmayacak bir dizi okutan futbolcularla baş başa kalıyoruz. Açıkçası en sıradışı ve etkileyici olanı Edgar Davids’di. O yalnızca oyun tarzıyla değil, farklı giyimi ve gözlükleriyle bir futbol figürüydü.

90’lı yılların sonu 2000’lerin başı itibariyle yüksek dozda heyecan yaratmıştı. Oynadığı maçlarda. Tüm zamanların en iyi fundamentaline sahip nadir futbolcularındandır. Totalde 5 yıllık Ajax kariyerini İtalya’ya açılacak bir kapı olarak görecekti. Ki o dönemlerde İtalyan “futbolu” konuşuyordu. Hemen hemen tüm yıldız futbolcuların şimdilerdeki Barcelona, Real Madrid rekabetinin oyuncağı olma yolunu İtalyanlar kullanıyordu. Keyfini çıkara çıkara… Uzun sürmeyecekti.


Ajax 90’lı yılların şahane kadrosundan ayrılan furyaya dahil olacaktı. Dudak uçuklatarak, rekor ücretle Milan’a transfer olacaktı. Futbolun nazarından mı bilinmez ayağı kırılan futbolculardan olması sebebiyle Ajax dönemini arar olacaktı. Tecrübeli orta saha toparlar toparlamaz, gelen teklifleri değerlendirdi ve yabancıya değil, Torino ekibi Juventus’a imza attı. Çıkış yakalayan grafiğinin kaldığı yerden devamını çekecekti.

Muhteşem refleksler, olağanüstü top kontrolü ve de ölümcül zihinsel koordinasyon, sonucunda yeşil sahaların dokunduğu futbol cambazıydı. Onu farklı kılan futbol anlayışını kabul ettirdi. İyi ki de!
Lakin Glokom hastalığından (göz tansiyonu) dolayı taktığı özel gözlüğü ve rastalı saçlarıyla ilginç bir şekilde yakaladı bizleri. Ajax takımındayken oynadığı futbol ile hatırlatıyor kendini. Hollanda da iken neredeyse kazanmadığı kupa, şampiyonluk kalmadı. KNVB kupasından tutun da Şampiyonlar Ligi kupasına kadar…


İtalya’da daha çok ulusal kupalarla yetinmeyi tercih etti. İşin aslı buna pek fırsatı olmadı. Bugünlerde biz futbolseverlerin bu dozda futbolculara, belki yöneticilere aşırı derecede ihtiyacı var. Hollanda ekolünün sona ermesiyle beraber başlayan depresyon yavaş bir biçimde tedavi ediliyor. Sancıları da bize kalıyor. Evet, hala Hollanda Futbolunun hangover’ındayım. Pardon TDK’ya göre hengosundayım. Ya siz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.