23 Aralık 2015 Çarşamba

Veledrom Yoksa; Bisiklette Yok, Sporcu da!

Başımızın büyük belası, bireysel sporlar. Uzun yıllardır belimizi doğrultamıyoruz. Sözünü etmemek için kendimi alıkoymak istemiyorum. Başarısız olma sebeplerinden en büyüğü son zamanlarda sadece ülkemiz için değil, dünyayı saran doping skandalları. Önce atletizmde yaşandı bu patlak, ardından bir bir döküldü tüm pozitif sonuçlar. Doping deyince bisikletin adı bir hayli kirlendi. Artık bir şampiyonluk veya yükseliş gösterdiğinde sporcu, hemen akıllara soru işareti geliyor. 
Böylelikle sporu, bireysel sporları, takım sporlarına kanalize etmiş oluyoruz. Gerçi takımlarda da olabiliyor ama o 1 kişiyi kapamak kolaylaşıyor.

Durumun vahameti ortada. Ortada olmayan, yatırım ve kaybedilen güven. Yol bisikleti sporunda gelişmekte olan ülkelere bakış pist bisikletinin, kültürünün önemi ortaya çıkıyor. Fransa, İtalya ve İspanya bisiklet devleri, aynı zamanda, dağ ve yol bisikletinin yaygın olduğu ülkeler. Neden? Çok basit. Zamana karşı, tırmanma etapları için ve de hız çalışmaları yapabilmek için gerekli olan tek şart pist bisikleti. Bu antrenmanların yapılması her seferinde şehir de çalışmak için uygun olmayacaktır. 
Daha basite indirgersek en kolay ve tehlikesiz şekilde gelişim gösterebilmek adına veledromların mantığını kavrayacağız. Veledromlar da yetişen sporcuları, spora ve yol yarışlarına entegre etmek hem daha kolay hem de sporcu yetiştirmek isteyen ülkeler için çok büyük avantaj.


Veledromu lüks olarak görmek yerine ihtiyaç olduğunu anlayabilmek bir adım öne taşır. Pist bisikleti Olimpiyat sporları içerisinde talep gören ve kaliteli sporcuların yetişmesinde katkısı ölçülemez. Ülkemiz adına da bakmak da yarar var. Açık ve net. Veledrom yok şu an Türkiye de. Bir adet Maltepe'de var esasında. Avrupa yakasında oturan biri için tartışmaya açık bir konuya dönüşüyor. Burası aynı zamanda eğitim amaçlı. Şaşırtıcı ve ilginç bir bilgi bizi bekliyor. Şu an Bursaspor'un Timsah Arena Stadının bulunduğu nokta 1950'li yıllarda veledrom görevi görüyordu; tam olarak değil. 
Pistin dokusunun yanlış dizayn edilmesi, açısının hesaplanamaması sonucunda klasik Türk manzarasına dönüştü ne yazık ki. Futbol sahası olarak çevre semtlerin uğrak alanı oldu. 

Bursa'daki pistten 65 yıl sonra Maltepe'deki veledromun açılışından bahsedebilmek mümkün. Dolaylı ve doğrudan etkileyen bir anlayış Türk sporcuların başarı ve şampiyonluklar kazanamamasını doğurdu. Beraberinde ana akım medya da unutmaya yüz tuttu. Bakınız Fransa Bisiklet Turuna katılan bir Türk sporcu veya takımı var mı? Çok yüksekten başlangıç olmasın, İspanya turu da olabilir.
İrlanda; küçük ve nüfusu az bir ülke fakat hem Tour de France'de hem de World Tour'a sporcu gönderebiliyor.

Oklar yeniden veledrom ve kaynakların yetersizliğine çıkıyor. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turunun ötesine geçemiyoruz. Bisikleti Türkiye'nin çok geride kaldığı spor olarak yer bulmaya çalışıyor. Yeni söylemler, "gurur tablosu", "göğüs kabartmalar", veledrom yok ama Olimpiyatlara gidecekler. 
Başlık korkunç. Çünkü o bisikletçiler Türkiye'de veledrom olmaması nedeniyle İsviçre'de bulunan parkurları kullanmak zorunda kalıyor. Bisiklet sporu tüm fedakarlıkların sonucunda nasibini aldı. 
Bu gidişat almaya da devam edecek görüntüsünde. Gerçekçi olmak şart! Veledrom yoksa; ne bisiklet ne de sporcu var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.