Arka fonda Jazz müziği. Klarnette Woody Allen keyif alarak çalıyor, dinletiyor. Dinleyenlerden bir isim tanıdık. Bisikletseverler için. Dünya bir numarası Tour de France'in patronluğunu yapan tecrübeli bisikletçi Jean-Marie Leblanc. Bisikletin eski toprağı. Bisiklet sporuna katkılarından dolayı çok konuşulan ve konuşulacak ancak onun müzik kulağı da, tutkusu da sohbet konularından. Dallanıp budaklandığı meslek grubu çok. Muhakkak ki siması, konuşmaları veya yazıları tanıdık gelecektir. Düşüncelerinizin bam teline dokunmuştur.
Sözünü esirgemez, sapasağlam ayakta durur. Tour de France Bisikletçilerin katılmak için can attığı, 1 yıl öncesinden özel programlarla hazırlandığı tur potansiyelinde. Aslında tüm turlar bu güzergahta. Fakat Fransız vatandaşıysanız özel bir imtiyaz sahibi olabiliyorsunuz. Leblanc ileri görüşlülüğüyle babası gibi olmak istemiyordu. Arada bir ayağına gelen toplara vurarak futbolcu olamayacağını da bilmek için müneccim olmaya gerek yoktu. Lise de tanıştığı bisiklet sporu, babasının söz verdiği Bobet marka bisikletiyle ondan mutlusu yoktu. Gelecekten habersizdi!
Anlık yaşayan çocukluk döneminden sonra, gelecek denilen planlamanın farkına varacak yaştaydı. 1968-1970 yılları arasında bir görünüp kayboldu. Tam bir kaybolmak değil bu. Bisiklette ikinci adamı olmak. Ya da mahkum olmak. Leblanc Fransa'nın Lavanta kokusuyla eşsiz bir tuz geçirmenizi sağlayan Prix d'Aix -en- Provence birinciliği ile açılışı yaptıktan sonra, hemen arkasından tek ve küçük turlardan d'Armorique'yi kazandı. Perdeyi de Dunkirk ile kapattı.
Tam olarak bisikleti bıraktı diyemeyiz. Günümüzde Andre Greipel'in yaşadığı sıkıntıları bir dönem Leblanc'ın karşılaşması rastlantısal mı bilinmez!
Eğer bisiklet ile iç içe yaşantınız varsa bu tip sıkıntılar problemlere maruz kalabilirsiniz. Ancak artık pedal çevirmek yerine spor üzerine yazılar yazmaya başladı. Esas başlangıç 1971'de yarış kariyerinin sona ermesi La Voix des Sports'da gazetecilik yapmasıyla oldu. Olağanüstü gazetecilik kariyerine imzanı atan Leblanc 1989-2006 yılları arasında Fransa Bisiklet turunun CEO'luğunu üstlenmiştir. O zamanlarda Leblanc ile birlikte spor, bisiklet ve Tour de France için değişime girer.
Fransa için büyük bir ekonomik katkı, medyanın takibi, dünya basını derken bisiklet için hegemonik bir yapıya dönüşür. Yeni CEO "modernleştirilmiş turnuva düzenlemekti.
90'lı yıllarda bunu başarabilmek basmakalıp ifadelere bastırılıp imkansızmış gibi yansıtılıyor. Lakin Leblanc ve ekibi Fransa'nın bisiklet kültürü oluşmasına baş koydu. Önceleri bölgesel olan bu inanış, Kuzey Avrupa'dan başlayacak, Amerika kıtasına kadar yayılım gösterdi. 2007 yılında memnuniyetsizliğini dile getirmesi bir anlamda Tour de France müdürlüğünden emekli olduğunu açıkladı. Dolaylı yoldan olsa da.
Leblanc'ın modernleştirdiği bisikleti günümüz modern bisikletine dair söyledikleri şaşırtmıyor. "Artık yarışlarda fanteziye ve doğaçlamaya neredeyse yer yok. Çekicilik azaldı. Kaçış grupları öne çıkıyor ve çoğu zaman da yakalanıyor. Panache ve sürpriz eksikliği var. Bu yarış radyolarının suçu mu? Şüphesiz ki, biraz. Aynı zamanda paranın bir etkisi mi? Biraz da öyle.” ifadeleriyle, pek de haksız olmadığını söyleyebiliriz.
Bilhassa bu yılki Fransa Bisiklet Turu hüsrana uğrattı. Kontrol kimdeyse, macera arayanları bir kenara itti. Elbette ki yarışları izleyebilmek için gün sayıyoruz ama bu demek değil ki, eski zevki alıyoruz. Bir de kaçış grupları meselesi var. 10 km'nin sonunda yakalanabilen grup işte Jean-Marie Leblanc'ın getirdiği düzenin bozulması, olay yaratılacak haberlerinin çıkmasını bekleyen medya ve daha çokça uzayan başlıklar... Halen daha bu kadar izleyiciye sahipken, sporcu katılmak için yıllar öncesinden planlarını yapıyorsa, kötüye giden bir turnuva değil, sadece değişen Tour de France'tan bahsedebiliriz. Tıpkı bir zamanlar Jean-Marie Leblanc'ın yaptığı gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.