24 Aralık 2015 Perşembe

Tenise Bir Yandaş; Squash

Bir konuda yanlışımız var! Açık ve net. İngiltere'ye hep futbolun beşiği diye hafızalara kazıdık. Yanlış ama doğru! Sadece futbolun değil, sporun beşiği. Ne konuda araştırma yaparsak yapalım, muhakkak ki cümlenin birinde İngiltere topraklarına rast gelirsiniz. İşte onlardan biri; Squash... Bizler adını yeni yeni duyuyor olabiliriz. Aslında kökeni 1500'lü yıllara kadar uzanıyor. Her şey Fransızların can sıkıntısıyla ve içinde eğlence olmazsa olmazıyla, topu duvara çarptırması ile başladı. 
İlk başlarda sadece bu kadar basitti ve herkes habersizdi. 1800'lü yıllarla beraber küçük bir İngiliz dokunuşuyla asıl amacına ve popülerliğine ulaştı. 

Öğrenciler okulun parke zemininin boşalmasını beklerken tıpkı Fransızlar gibi topu duvara atma kervanına katılmışlardı. Ve oyun bundan sonra gelişti, günümüz şeklini almaya başladı. Yine ilk kort zeminini erken davranan İngilizler yaptırdı. Devamında çekişmeli mücadeleler ve tenis seyircisini Squash'a kaydırma çabalarıyla ciddi bir rekabet var. Pakistan, Malezya, Mısır, Fransa ve İngiltere ülkeleri sürekli yer kapmaca oyunu oynuyormuşcasına liderlik koltuğu el değiştiriyor. 
Bu koltuğun yer değişiminden istifade Pakistan'ın bir köyündeki squash oyuncuları birbirlerinden habersiz şekilde en çok kazanan ülkesi konuma getiriyor.


Şu çılgın medya nerede? Bu sporunda üzerinde ne zaman flaşlar patlayacak? Henüz sorularımız cevapsız! Ancak dikkat çeken spor severler ve Amerika'nın prestijli iş dergisi Forbes "Dünyanın en sağlıklı sporu" olarak açıklık getirdi. Medya'ya buradan bir koz: Wall Street'in en çok tercih edilen sporu Squash'a bir şans verin. Örneğin izlemek yerine uygulamalı başlayabilirsiniz. Kısaca Squash'a değinmek gerekirse; küpü andıran parke sahadan ve duvarları özel malzemelerden yapılan bir zemin ve de son olarak tenis raketine benzeyen raketler ile klasik tenis mantığıyla, maç kazanılmaya çalışır.

Şu an için Squash "Gelişmekte olan spor branşları" listesinde 1 numara. Daha da çarpıcı bir son dakika haberi, 2016 Olimpiyatlarına yetişemez belki ama Olimpiyatlara giriş yapması an meselesi. Bu sporun en göz alıcı tarafı ise; kadınların himayesine ve üstünlüğüne girmiş bir spor. Gelecekte neler olur bilmiyorum ama günümüz için iç açıcı bir haber.

1912 yılında buz dağı kurbanı olan Titanic! 
Binlerce insanın cesetlerinin bile bulanamayan insanların öldüğü gemi de şansı yaver gidenlerde vardı. Dünyanın en ünlü ve kanlı gemisinde sporcularda bulunuyordu. Bokstan, atletizime, tenisten, squasha kadar... Hepsi de gelecekleri adına Yeni Dünya'ya açılmayı hedefliyorlardı. Kim bilir oracıkta can veren sporcuları konuşacaktık kırdığı rekorlarla. Şanslı olanlardan biri de Charles Williams'tı. Gördüğü manzara dev bir buz dağıydı ve de suya gömülen yüce Titanic! Charles dünya şampiyonluğu unvanını korumak ve yeni bir şampiyonluk kazanabilmek için Amerika'ya gidiyordu. 

Bir de ünlü tenisçi Dick Williams ve Karl Behr vardı. Yollarına bir şekilde devam etti. Yaşam savaşı verdikleri bu soğuk yolda, şimdilerde birbirlerine yandaşlık yapıyorlar. Tenisin Avrupa'ya ve Dünya'ya kazandırdığı sükseden bahsetmiyorum bile. Burada mühim olan Squash'ın elinden tutabilmek.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.