9 Aralık 2015 Çarşamba

Eskilerden, Çok Eskilerden "El Turco"

A Coruna'da (İspanya'nın özerk bölgelerinden Galiçya'nın kuzeyinde bulunan şehri) bir cumartesi öğleden sonrası. Estadio Municipal de Riazor stadı. Etrafında da önceden yüzlerce kez yaptıkları gibi taraftarın doldurduğu maç öncesi şölen var. Alışık olmadıkları bir his var. Bu hissin ne ilk ne de son olmadıklarını bile bile farklı. Çok farklı bir his bu. Eskiye, çok eskiye dayandırdıkları his! 
Barbaros Hayreddin Paşa Akdeniz sularında adına epik yazılar yazılırken çoğu Avrupa ülkesinin taht kurduğu İspanya İmparatorluğuyla savaşını Avrupa ve İspanya'yı sarsmaktaydı. Bu kanlı mücadeleler sırasında Galiçya bölgesindeki yerel halk arasında sıkı bağlar gelişmiş ve işbirliği içerisinde kalmışlar. Tabi illa ki komşu kentlere yayılmış bu ün ve yıllardır anlaşamayan iki kent Vigo-Coruna'yı kanlı bıçaklı konuma getirmiştir.

Vigolular bu durumu içine sindiremeyince Corunalılara "El Turco" demeye başlamışlar. Buna sessiz kalamayan La Corunalılar Portekizlilere yakınlığıyla bilinen Celta Vigolulara "Portekizliler" diyerek karşı atak geliştirmişler. Neredeyse yüzyıllardır süregelen bu ezeli rekabet, sporda bilhassa kanı kaynayan gençlerin futbolunda da kendini göstermeye başlamış. Denizleri aşmış bu rivayet günümüzde de yanan ateşe odun atmaya devam ediyor. "En büyük Türkiye" sloganlarını atanlar yalnızca milli maçlarda görenler artık rotasını İspanya'ya çevirmeli. 
Üstüne üstün tezahürat yapanlar İspanyollar; bir dönem Barbaros Hayreddin Paşa'nın bu topraklara dokunduğu İspanyollar.


Derbi maçlarda (Galiçya derbisi) "Türkler dışarı" veya "en büyük Türkiye" gibi karşılıklı tezahüratlar insanı bozguna uğratıyor. Deportivolular, Vigolulara misillime yaparak Türk dernekleri kurmuşlar. Yer İspanya ancak yükselen ses Portekiz ve Türklere ithafen oluyor. Üçüncü bir grubun çıkması an meselesi. Deportivolular bu savaşı tek başına futbolla bırakmamışlar. Özel kongrelerde, fuarlarda da Türk bayrakları asıp, "Türk" ruhunu yaşatmaya başlamışlar. 

Daha cesurunu daha şövalye ruhunu daha insancıl daha disiplinli olanı bulmak zor artık tribünlerde. Deportivo tribünlerinde Türkiye Liginde göreceğimiz, karşılaşacağımız ender durumlardan biriyle karşılaşabilirsiniz. Mesela Celta Vigo maçlarında veya Yunan takımlarıyla eşleştiklerinde İstiklal Marşını okumaya başlamaları. Hakikaten araştırırken, haberlerini okurken, maçlarını izlerken şaşkınlık içerisinde kalıyorum. Nasıl kalmayalım! 

Kasım ayının son haftalarına doğru Deportivo La Coruna - Celta Vigo derbisinin kaçırmamak elde değil. Aynı hafta, aynı gün saatler öncesinde El Classico varken; tüm dünya Barcelona-Real Madrid'e hipnoz olmuşken ben Galiçya derbisi için heyecanlanıyordum. 
Tribünlerin, taraftarın coşkusu insanı yerinden kaldırıyor. İlk yarıda 2-0 ile gülen taraf "Türklerdi." Türkler!

Aslında sıradan bir cumartesi öğleden sonrası değildi. Manevi değerinin son yıllara bakılarak çokça anlamlara sığdırılacak bir siestaya dalmışlardı. Ligde ilk beş mücadelesi veren takımların futbol maçıydı. Galiçya derbisiydi. Türklere karşılık Portekizlilerin söz geçirme üstünlüğüydü. 
Bunu günümüze sığdırmak değil, geçmişe bakarak, düşünerek, hissederek izlenecek maç. Ronaldo-Messi popüleritesi asla değil. Bizzat, bizden! Eskilerden, çooook eskilerden bir hikaye. El Turco'nun hikayesi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.