Sarı-siyahlı takımın altyapısının değişik pozisyonlarında görev adamı olan ve daha sonra A takıma çıkmış Yasin Öztekin. Son günlerde Real Madrid ile oynayacakları hazırlık maçı öncesi Ronaldo'ya meydan okurken "o mu ben mi göreceğiz" cümlesiyle öz güveninin dillendiriyor.
Evet bu cümleyi Borussia Dortmund formasını giyerken söyleseydi bu kadar etki yaratır mıydı? Ne acıdır ki Türkiye'de forma giyen biri söyleyince affetmiyorlar alay konusu oluveriyor.
Galatasaray'a geldiği günden beri dikkatimi çeken iki oyuncudan biri. Her başarılı erkeğin arkasından bir kadın vardır sözünü Messi'den sonra doğrulayan isim oluyor Yasin. Annesinin isteği ve keşfi sayesinde futbola adım atan Yasin yerel ligde Alemannia Scharnhorst'un altyapısıyla küçük bedenine büyük gelen formasını terletmek nedir öğrendi.
Aynı zamanda, babasının da bu takımda antrenörlük yapması lehine bir durum olarak geri dönüş yaptı. Yoruldu, çok çalıştı ve gelişim gösterdi.
Bazen en doğru zamanda, en doğru yerde olmak gerekir. Ta ki Almanca diyaloglar Yasin'in yeteneğine dönüşüne kadar.
Keza Dortmund'un dikkatini çekmekle kalmamış sadece 6 yaşındayken dünyanın dev kulüplerinden birinde forma şansını kovalamıştı. Altyapıda rakiplerine göre kuvvetli ve istekli oluşuyla hemen sıyrılıyordu. Bu düşünce yapısıyla yol almaya devam ederken Jürgen Klopp'un dikkatini çekmeyi başarmıştı.
Bu başarı ödüllendirilerek "A takımına" alınmasıyla taçlandırılmıştı.
Ancak o kadar mühim isimler olunca takımda Yasin'e fırsat şansı doğmuyordu.
Hem yeni oyuncu keşfettim diye A takıma alırsın sonra 18 kişilik kadroya almazsın. Öngörü olmadan, risk almadan yeni bir yeteneği de çim sahaya çıkaramazsın. Bu "sahne" meselesine takılmayın iyi oyuncu zaten kendini gösterir diyenlerde var ama işler artık böyle yürümüyor.
Sürecin tıkandığını fark eden Yasin oynamaya aç, hırslı, kendini ispatlamaya niyetli ve biraz heyecanlı yapısıyla soluğu Ankara'da alır.
Başkentten önce ufak Leeds United tarafından denense de transfer çıkmaza girer. Gençlerbirliği ile yeniden doğuşunu izlemek kalır bizlere.
Aynaya yansıyan güneş ışıkları gibi aydınlatıyordu, muazzam asistleri ve golleriyle. Türkiye'de birçok takımın transfer listesine girmeyi başarmıştı.
Bazı anlaşmazlıklar yüzünden Başkent ekibinden pek de hoş ayrılmadı. Bu gerilimli dakikaları fırsat bilen Trabzon devreye girdi. Tam olarak istenildiğini de veremeyince kadroda yer bulamadı. Bu seferde Kayseri Erciyesspor ile anlaşma sağladı.
Yine kaos, yine kargaşa mı? Yoksa sonunda yüzü gülecek miydi? Yasin, Hikmet Karaman'la yeni bir "ben" bulmuştu. O sene ( 2013-2014) en çok faul yapılan oyuncu olamanın yanı sıra takımın kümede kalmasında büyük pay sahibi.
... Ve ardından Galatasaray. Hamza Hocanın gelişiyle ilk 11'de yer bulan Yasin bu fırsat bir anlamda onun son şansıydı. Kendini ispatladı da. Çok iyi hatırlıyorum; Başakşehirle oynadıkları maçta Yasin'i oyundan almıştı ve Galatasaray takımında o maçta büyük bir düşüş yaşanmıştı. Fark yarattığını o maçla kanıtlamıştı.
Son olarak Fatih Terim'inde gözünden kaçmayan Yasin milli formayı da giymenin gururunu yaşıyor.
Işığın yansıdığı kişileri neden söndürürüz anlayamıyorum. Çok daha etkili olacak, aydınlatacak Yasin ve Yasinleri....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.