Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke nasıl oluyor da üst
düzey yüzücü çıkaramıyor, münazaralarının start verilmesi veya asker doğmamıza
dem vurup ama bir atıcılık madalyamızın olmayışı… Hadi bunları da kabul
etmediğimizi varsayarsak, dağlarla çevrili bir ülkede kış sporları gelişmemesini
açıklama konusunda versiyonlar da üretilebilir elbette. Neyse ki yalnız
değiliz. “Futbolun Beşiği” İngiltere'nin kazandığı tek Dünya Kupası var,
Almanlar senkronize yüzmede başarısızlar gibi varyasyonlar oluşturmak pek tabi
ki mümkün. Yandaş bulmak da keza!
Taksimetreyi çalıştırdım ve yola koyuldum. Tanıdık ve her
metre karesini bir fotoğraf karesine sığdırabileceğim güzide memleketim Bursa’da
buldum kendimi. Çocukluğumdan beri kulağımıza küpe yapılan sporcu şehriyiz,
gurur duymalıyız. Ancak hepsi bu olamaz değil mi? Olmamalı! Ben de bu sporcu
şehrin parkelerinden nemalandım. Okul sıralarını paylaştığım arkadaşlarımın,
Bursaspor’un altyapı takımı olan Merinosspor’dan yetişen sporcuların, Avrupa’ya
gittiklerine şahit oldum. Gıpta ettim. Ben basketbolda üçlük çalışırken
şimdilerde Amerika'da oynayan arkadaşım voleyboldan transferini istedi.
Bursaspor, şimdilerde esamesi okunmayan Intertoto Kupasında
çeyrek finalleri aşındırıyordu. Ya Basketbol! Dünyaca ünlü basketbolcular
yetiştiren Tofaşspor, Koraç Kupası’nda final oynama başarısını gösterse de,
onlara değerinin altında hissettirdik. Devamını getiremedik. En büyük sorunumuz
da sürdürebilirlik! Sonrası mı tıkanıp kalıyorum. Bunlar “bilindik” sporlar
kisvesi adı altında yanaşsa da daha spesifik spor branşlarına merak sarmamak
elde değil.
“Ti Jian Zi” yani badmintonun atası sayılan oyun. Zira
adından belli olacağı gibi Çinlilerin monarşisini kurduğu oyunda artık bizim
söz hakkımız var. Üstelik Bursa’dan bir el uzanıyor, bu Olimpik spora.
Neslihan Yiğit, badmintonda Olimpiyatlara katılan ilk
Türk oyuncu oldu. Onu ilk olarak 2012 Yaz Olimpiyatlarında sahnelerde gördük.
Adını kimse pek bilmez ama başarıları ülkeleri aşmış durumda. 2013 yazına
gelindiğinde ise, Mersin’in ev sahipliği yaptığı Yaz Olimpiyatlarında hem
teklerde hem de çiftler ilk Olimpiyat madalyasını göğüsledi.
2015’te Bakü’de ve sonrasında 2018 yılında İspanya'nın Tarragona kentinde aldığı madalyalar kendine olan güvenini tazeledi. Yani sözüm
ona yeniden canlanıyor Bursa şehri. Umarım öyledir. Öyle olmak zorunda.
Avrupa’da sadece biz de değil elbette. Bu anlamda
İngiltere ve Danimarka hegomanyasını da unutmadan ilerleme yolunda olduğunu
söylemek yanlış olmaz. Ancak tüm bunlar bir kenara Neslihan Yiğit’in yaptıklarını
görmemezlikten gelmek ilerlememize set çekmekten başka bir şey olamaz.
Badmintonun vermiş olduğu yalnızlık ve çocukluk sevdasıyla tüytopa tutkuyla
sarılan, bir yeteneğe sahip olması, bu sporun peşinden azimle giden, Türk
sporunun en devrimsel başarılarından birkaçını veren bir sporcu. Olimpiyat
birinciliği, Wikipedia sayfanızda nasıl afili durmasın ki. Sadece daha önce
karşılaşmadığımız bir sporcu ile karşı karşıyayız.
Daha önceki bilindik hikayelere benzememe umuduyla
Neslihan Yiğit'e şans verelim. Hatta onun gibi az tanınmış çok başarılı
sporculara da!
Şu bir gerçek ki emek verildiği ve devamlılığı geldiği sürece bu ve bunun gibi sporcuları daha çok parlatacağız. Ama asıl sorun sürdürülebilirlik olduğunu unutmadan. Dünyada hoş şeyler de var. Hakikaten hoş şeyler yani. Hepsini birden ıskalamadığımız sürece badmintona, Neslihanlara, dahasına ve memleketime selam olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.