Bir şey itiraf etmeliyim! Gerçekten şanslı bir dönemin
çocuklarındandım. Kıl payıda olsa da 80’lerin sonuna yetişmiş çocukluk
geçirdim. Bu beraberinde bir soruyu da kapıyı açıyor. Neden şanslıydık? Mahalle
kültürü ile yetişme erdemine ulaşan son kesimdik. Ardından yerini “atari”
salonları, internet kafelerine yüzünü çevirdi. Ne sokakta koşan bir çocuk ne de
parkta taşlardan kale yapan mahalle takımı vardı.
Biraz buna sosyo-ekonominin koşullarına ayak uydurmakta
denebilir. Bu duruma ayak uyduran spor mecraları baş gösterecekti. Tarihler
80’lere oldukça yakın üstelik. FIFA futbol oyunu olarak FİFA International
Soccer olarak adlandırdığı futbol oyun sürümünü piyasaya sürecekti. İşte
efsanenin doğuşu bu denli köklü geçmişe sahip.
İlk yıllarında görüntü ve sesin pek de önemi yoktu. Amaç
kısa yoldan futbola ulaşmaktı. Ve amacına ulaştı, ulaşmaya devam ediyor. Oyunu
sadece milli takımlar bazında tasarlayan, dolayısıyla hiçbir futbol takımını
düşünmeden yola çıkılan proje tahminlerinde fazla üstünde satınca devamı da
gelecekti.
Atarilerden bir farkı da farklı açılarla görüntü ve top
kullanma olanağı sunuyordu. FIFA 95 serinin hemen ikinci oyunuydu. Bir
öncekinden tek farkı, milli takımların yanına kulüplerin de eklenmesiydi. Küçük
bir Ali Cengiz oyunu da hesaba katılmıştı. Futbolculara telif vermemek için
isimlerinde bir takım değişikliklere gitti. Kimin umrunda!
Dolaylı yoldan reklamları söz konusuydu. Dönüm noktası FIFA
96’da olacaktı. Hem görüntü kalitesi bakımından hem de resmi anlaşmalar yaparak
futbolcuların gerçek adları kullanıldı. Küçük bir ayrıntı da unutulmadı.
Stadyum efektleri, taraftar sesleri…
FIFA 97, 98, 99 devam etti. FIFA 99 o döneme kadar yapılmış
en iyi oyun konsolu özelliği de taşıyacaktı. 2001 yılında Türkler adına bir
ilkte yaşanacaktı. Resmiyetle Türkiye Ligi’nin
olmasıyla beraber Galatasaraylı Hagi’yi kapağında kullanacaktı.
Peşi sıra izleyen yıllarda sürekli kendini geliştiren bir
oyun haline dönüşmüştü. Oyuncuların hareketleri, görüntüleri vesaire vesaire…
FIFA oyunlarına demir atanlarından biri de Wayne Rooney’di. Uzun yıllar
kapağında olacaktı.
Hayatımıza iki taşın kale olarak bütünleştiği, derme çatma
top yapılmış müsveddeler bize mahalle kültürünü öğretecekti. O kadar çok sevdik
ki onun uğruna her şeyden vazgeçtik. Sanırım FIFA oyunlarında pabucunun dama atılacağı bir oyun çıkmadıkça
toz konmayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.