Bu sezon NBA parkeleri açılışı biraz buruk olarak başlattı.
Kobe Bryant, Kevin Garnett, Tim Duncan gibi basketbol tarihine ayrı başlıklar
açarken, emeklilik kararları bir dönemin kapanışını açıklar nitelikteydi. 2016
yılının NBA’i acımasızca davrandığı günler de herkesin tek bir dileği vardı;
-bit artık 2016!- Fakat, ağır çekimde yaşadığımız son günlerinde, bu sefer
emeklilik kararı değil de ölüm haberi ile sarsılmıştı.
Neredeyse üzerinden iki hafta geçti ama hala Craig Sager’ın
ölümünü idrak edemiyorduk. Mümkün değil! Çok zor… Ne yazık ki iki yıl öncesinde
lösemi teşhisi konmasıyla edilen dualar, gönderilen dilekler ve dahası
yetmemişti. Belki de kendimizi kandırmak işimize geliyordu. Hayatımıza girmesi
basketbol parkeleriyle ancak elinde mikrofonlarıyla sevdirdi. Esasında Craig
Sager’ı nevi şahsına münhasır yapan da sıra dışı kişiliği ve sunumuydu. Üniversite’de iken futbol ve basketbol merakını bir nevi işine dönüştürmüştü. Onunki geleceğe yatırımdı aslında.
Üniversiteden mezun olduğu yılın ertesinde yerel basın
ve medya da kendine yer bulmuştu çoktan. Önce WWSB'de haber müdürlüğü peşi sıra KMBC kanalına transfer dönemi başlayacaktı.
Toy, tecrübesiz dönemlerinde beysbol maçlarında "yorulmaz işçi", "tek kişilik mürettebat" gibi mahlaslarıyla ekran önünde harekete geçiriyordu.
80'li yıllar itibariyle CNN kapısını çalacaktı ve işte o zaman Craig Sager üslubuyla tanışacaktık. Evet, öncesi de ver elbet ama zemini NBA için hazırlıyordu. TNT'de çalıştığı zamanlarda 1992 Kış Olimpiyatları kapsamında kayak konusunda aydınlanacaktık. 1990 Dünya Kupası, Pan Amerika Oyunları, basketbol şampiyonları ve de NCAA gibi oyunların ucunda, mikrofon başında olacaktı. Aklınız bir konuda takılsa, ondan cevap almamak neredeyse imkansız!
Maalesef Sager'ı o anlarda canlı canlı izleme fırsatımız olmasa da gelecekte bir şansımız olacaktı. TNT'de, MLB ve NFL maçlarında sahada gördüğümüzü hatırlamasak da fazlasıyla renkli kişiliği ve takım elbiseleri giyen tek NBA muhabiri olmayı başardı.
Bunu başarmak o dev ve ciddi adamların yanında çok da kolay değildi... Ama Sager bunlara takılmıyordu. Daha çok Popovich'in takılmalarına ve şakalarına maruz kalıyordu. Bunun dışında renkli kıyafetleriyle "bazı kişilerin" muadili olarak gösterilmekten pek de alıkoymuyordu. Açıkçası hoşuna gidiyordu.
Ne var ki her şey bu kadar renkli ve keyif veren bir şekilde gitmeyecekti. 2014 yılında peşini bırakmayan lösemi iki yılın sonunda tüm negatifliği ile saracaktı. Sadece Sager'ı da değil ekrandaki herkesi, kameramanı, Popovich'i, CNN'i, NBA'i... Ölüm haberini duyduğunuzda belki ağladınız ya da inanmak istemediniz. Fakat Sager'ı tutkusunu, başarısını, gülüşünü hatırladıkça NBA'de mutlaka yansımasını göreceksiniz. Buna inanın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.