Pek tabi ki akla ilk gelen İtalyanlara benzeyişimiz. İtalyan anne; sabahın ilk ışıklarıyla topun peşinden koşan oğluna "Eğer eve gelirsen seni bizim semtin takımına yazdıracağım" der. Bir çocuk hayatının tümü, merkezi olacakmışcasına dikişi sökülmüş spor ayakkabılarıyla futbol oynarken, annesinin sesine kulak kabartır.
Daha da önemlisi annesi sözünü tutar ve semtin takımı Fortituda'ya yazdırır. Adını yazdırdığı tek mütevazi semt takımı olmayacaktı Francesco Totti...
Futbolda ki tutku, azim ve tevazuydu. Totti harikalar yaratıyordu, tıpkı Roma'nın sokaklarında oynadığı futbol gibi. Değişmeden, saf haliyle...
Antrenmanların birinde, habersizce topla cambazlığını sergilerken, Milan'ın scout'ları gözüne kestirmişti. Doğal olarak kısa sürede Lazio ve Roma seçenekleri de oluşmaya başladı. Totti'nin heyecanı doruklarındayken, annesi sadece eve gelebilmesi için verdiği sözü ("Eğer eve gelirsen seni bizim semtin takımına yazdıracağım") oğlu için karar verme aşamasına getirmişti.
Bu kadar erken yanından ayrılmasına tahammülü yoktu. Ortada bir gerçek vardı. Derslerle arası yoktu, oğlunu hayata bağlayan tek şeyin futbol olduğu. Bir de yetenek; tartışmasız, "10" numara bir oyuncu profili. Annesi oğlunun da tuttuğu takım Roma'yı seçerek "Dünya Futboluna" yeni cevher kazandırdığını farkında değildi. Totti de!
17 yaşındayken Roma'nın teknik adamı Vujodin Buskav A takımında, durmak bilmeyen bu çocuğa şans vermeye kararlıydı. Dakikalar 87. dakikayı gösterdiğinde, ilk kez Roma formasıyla (A takımı) kramponlarının dikişlerinin özel tasarımıyla el değdiği "hayatının en önemli anı" olarak nitelendirdiği 7 dakikasını oynayacağıydı. Çocukluğunda "Giuseppe Giannini" idol olarak söylemekten alıkoyamayacaktı. 1 yıl sonra Roma'ın teknik adamı değişmiş, (Carlo Mazzone) takımın ilk 11'inde yerini perçinlemişti.
Foggia ile oynadıkları maçta hayatının ilk golünü atmıştı ve gerisi hayal meyal hatırlanan anlar...
Totti milli takımında perdesini aralamışken U-18 Avrupa Gençler Şampiyonasında, ilk milli takım yılında finalde İspanya'ya kaybetmişlerdi. Tek bir farkla maçın adamı seçilmesiyle! Daha sonraki yıllarda kaldırdığı kupalar, taktığı madalyalar, atfedilen takma adlar...
Unutmadan dönüm noktalarından biri de Roma'nın başına gelen teknik direktörler. Ne derlerse desinler oyun zekası, duran top yeteneği, hırsı, yaratıcılığının fark edilmesi zaman almıyordu. Bu arada taraftarı, Totti'ye olan sadakati karşılıksız değildi. Özel olarak hazırladığı pankartlar, tezahüratlar İtalya'nın efsanevi futbolcuları listesinde.
Canını dişine takarak oynayacak bir futbolcusu vardı karşılarında. Totti'nin oynamadığı bir maçtan dillere pelesenk olmuş "No Totti No Party!" Totti hızını alamayınca taraftar coşuyordu. Çoğu kez gümüş madalyaya razı olmak zorunda kaldıklarında bile maçın adamı oluyordu. Totti efsanesi hiçbir zaman Roma'dan vazgeçmedi, vazgeçemedi. Avrupa devleri onun peşindeyken.
Totti ve arkadaşları tarih yazmaya odaklanmışken Totti'nin başka bir şey görmesi beklenemezdi. 2006'daki Dünya Kupası'nda Fransa'nın elinden alan İtalya ve Totti damgası.
2007 yılındaki bir ilki daha 26 golle gol krallığı. Totti'nin sahaya son kez çıkacağı gün, stat da olmak için hayatını feda edecek Romalılar ve Roma'ya feda etmiş bir Totti!
Futbolda ki tutku, azim ve tevazuydu. Totti harikalar yaratıyordu, tıpkı Roma'nın sokaklarında oynadığı futbol gibi. Değişmeden, saf haliyle...
Antrenmanların birinde, habersizce topla cambazlığını sergilerken, Milan'ın scout'ları gözüne kestirmişti. Doğal olarak kısa sürede Lazio ve Roma seçenekleri de oluşmaya başladı. Totti'nin heyecanı doruklarındayken, annesi sadece eve gelebilmesi için verdiği sözü ("Eğer eve gelirsen seni bizim semtin takımına yazdıracağım") oğlu için karar verme aşamasına getirmişti.
Bu kadar erken yanından ayrılmasına tahammülü yoktu. Ortada bir gerçek vardı. Derslerle arası yoktu, oğlunu hayata bağlayan tek şeyin futbol olduğu. Bir de yetenek; tartışmasız, "10" numara bir oyuncu profili. Annesi oğlunun da tuttuğu takım Roma'yı seçerek "Dünya Futboluna" yeni cevher kazandırdığını farkında değildi. Totti de!
17 yaşındayken Roma'nın teknik adamı Vujodin Buskav A takımında, durmak bilmeyen bu çocuğa şans vermeye kararlıydı. Dakikalar 87. dakikayı gösterdiğinde, ilk kez Roma formasıyla (A takımı) kramponlarının dikişlerinin özel tasarımıyla el değdiği "hayatının en önemli anı" olarak nitelendirdiği 7 dakikasını oynayacağıydı. Çocukluğunda "Giuseppe Giannini" idol olarak söylemekten alıkoyamayacaktı. 1 yıl sonra Roma'ın teknik adamı değişmiş, (Carlo Mazzone) takımın ilk 11'inde yerini perçinlemişti.
Foggia ile oynadıkları maçta hayatının ilk golünü atmıştı ve gerisi hayal meyal hatırlanan anlar...
Totti milli takımında perdesini aralamışken U-18 Avrupa Gençler Şampiyonasında, ilk milli takım yılında finalde İspanya'ya kaybetmişlerdi. Tek bir farkla maçın adamı seçilmesiyle! Daha sonraki yıllarda kaldırdığı kupalar, taktığı madalyalar, atfedilen takma adlar...
Unutmadan dönüm noktalarından biri de Roma'nın başına gelen teknik direktörler. Ne derlerse desinler oyun zekası, duran top yeteneği, hırsı, yaratıcılığının fark edilmesi zaman almıyordu. Bu arada taraftarı, Totti'ye olan sadakati karşılıksız değildi. Özel olarak hazırladığı pankartlar, tezahüratlar İtalya'nın efsanevi futbolcuları listesinde.
Canını dişine takarak oynayacak bir futbolcusu vardı karşılarında. Totti'nin oynamadığı bir maçtan dillere pelesenk olmuş "No Totti No Party!" Totti hızını alamayınca taraftar coşuyordu. Çoğu kez gümüş madalyaya razı olmak zorunda kaldıklarında bile maçın adamı oluyordu. Totti efsanesi hiçbir zaman Roma'dan vazgeçmedi, vazgeçemedi. Avrupa devleri onun peşindeyken.
Totti ve arkadaşları tarih yazmaya odaklanmışken Totti'nin başka bir şey görmesi beklenemezdi. 2006'daki Dünya Kupası'nda Fransa'nın elinden alan İtalya ve Totti damgası.
2007 yılındaki bir ilki daha 26 golle gol krallığı. Totti'nin sahaya son kez çıkacağı gün, stat da olmak için hayatını feda edecek Romalılar ve Roma'ya feda etmiş bir Totti!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.