İspanya ve Almanya liglerini domine eden Pep Guardiola’nın 2016 yılında ilişkisini resmileştirdiği durağı İngiltere olmasıyla, Premier Lig her zamanki kalitesinin ötesine taşındı. En iyi hocaların dominasyonu sahada vücut bulmuştu. Ve beklenen tek ses 90 dakikanın bitmesiydi. Premier Lig’e kadar, 7 sezonda 21 kupa kaldıran Guardiola’yı kimileri tarihin en iyisi olarak gösterirken kimileri de “onun çalıştırdığı takımları kim olsa şampiyon yapar” görüşünde dolanıyor.
Bazı işler kolay”mış” gibi görünse de işin içinde zeka ve tecrübe olmazsa olmazdır. İşte bu noktada Pep’in söyleyecekleri var.
Bir teknik direktör düşünün ki gittiği her kulüpte şampiyon olsun. Bir teknik direktör düşünün ki her daim kendisini ve takımını yenilemeye çalışsın, farklı şeyler denesin. Ve bir teknik direktör düşünün ki bu kadar başarısına rağmen başarısız bulunsun.
Guardiola’nın gerçek hayatta başardıklarını bilgisayar oyunlarında dahi gerçekleştirmek zorken bu kadar çok eleştirilmesi ironik. Michels’in bulduğu, Johan Cruyff’un iyileştirdiği ‘total futbolu’, nam-ı diğer ‘tiki taka’yı mükemmelleştiren Pep, İspanya ve Almanya’dan sonra gözünü İngiltere’de yanına yaklaşılamayan adama evrildi. Ama öncesi var!
Barcelona için 2007-08 sezonu hayal kırıklıklarıyla geçmişti. Alınan kötü sonuçların yanı sıra teknik direktör Frank Rijkaard’ın Ronaldinho’yla olan sürtüşmesine yönetim daha fazla sessiz kalmadı ve Hollandalı çalıştırıcının işine son verdi. 8 Mayıs 2008’de Pep Guardiola’yı takımın başına getirirken futbol tarihini değiştirecek imzayı attığını nereden bilebilirdi ki.
Yüksek sesli eleştiriler, Guardiola’nın her geçen hafta kendini daha da ispat etmesiyle son buldu. Pep, Barca’nın başındaki ilk sezonunda La Liga, İspanya Kral Kupası, Şampiyonlar Ligi, İspanya Süper Kupası, UEFA Süper Kupası ve FIFA Dünya Kulüpler Kupası’nı kaldırarak tarihe geçti. Ertesi sezon ligde sadece bir kez yenilip 99 puan toplayan Pep’in ekibi, rekorları altüst ederek bir kez daha şampiyon oldu. Katalan devindeki 3. sezonunda 23 maç yenilmeyerek kulüp rekorunu tarihe gömerken; lig şampiyonluğunu, İspanya Süper Kupası’nı ve Şampiyonlar Ligi’ni yine kimseye bırakmadı. İspanya’da geçirdiği 4 sezonda 14 kupa kaldıran Guardiola için bavulunu toplama zamanı gelmişti.
Futbola bir yıl ara verdikten sonra, Guardiola, 2013-14 sezonundan itibaren, teknik adamlık kariyerini Şampiyonlar Ligi dahil üç kupayla zirvede bırakan Jupp Heynckes’in yerine Bayern Münih’in başına geçti. Pep’in pas oyunu, Alman basını tarafından sertçe eleştirildi. Heynckes’in savaş makinesi haline çevirdiği takımı ürkek oynatmakla suçlandı.
Ancak eleştirilere kulaklarını tıkayan Guardiola, mükemmel işleyen sistemini daha da kusursuz hale getirmek için çalışmaya devam etti. Chelsea’yi yenerek aldığı UEFA Süper Kupası’yla taraftarlardan özür diledi. FIFA Dünya Kulüpler Kupası’nı 3. kez kazanarak da tüm konuşmaları nazikçe susturdu.
Esasında bunları o kadar kolay gösterdi ki ve bu gösterime devam ederken artık kimse kolay kolay hakkını yemiyor. Çünkü o uzun soluklu teknik direktör minvalinde farkında olmadan ders veriyor. İşin aslı Pep’i daha çok izleyeceğiz. Daha neler yapabilir, aklımızda neleri zorlayabilir sabırsızlık içeriyor. Bunu başarmak gerçekten çok zor. İzlemesi ise çok keyifli olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.