24 Temmuz 2015 Cuma

Çocukluk, Hayranlık... Marc Salyers

Annemize, babamıza duyduğumuz sevgi sonsuz bir ölçüdür. Başka bir sevgi, daha doğrusu hayranlık uyandıran bazı insanlar vardır. İlkokul döneminde daha çok öğretmenlerimiz oluşturur bu kategoriyi. Ancak bir adım ötesi sporculara ve müzisyenlere duyulan "gusto" tarifsiz bir duygudur.
Duvarlara ve dolaplara asılan posterler günümüzde yerini akıllı telefonların ekran teması alarak yerini alsa da aynı duygular devam etmekte. 
Özellikle kendi adıma üye olduğum spor dergisinin her ay verdiği posterleri merakla beklerdim. Ama benim için öyle biri vardı ki popüler olmadığı için posterini bulmak pek mümkün değildi.

Bursa bir zamanların basketbol şehriydi, bu unvanını kaybetmiş gibi dursa da bu konudaki çalışmalarını ve yatırımlarını yeniden ortaya koymaya hazırlanıyor. 2003 yılı Oyak-Renault takımının yaptığı transferlerle bomba gibi düşmüştü.
Bu transferlerden biri de Cimberlo Novara takımından Marc Salyers'dı. 
Hakikatte o dönemlerde lige ve Nba'de damga vurmuş çok isimler vardı. Allen Iverson, Tim Duncan gibi çok mühimler konuşulurken ilgimi daha çok Salyer'ın kendine has oyun stili çekmişti.


Kendini pek fazla kanıtlayamamış, Nba'de draft edilemeyince şansını Avrupa Basketbol Liginde denemiştir. Belki çok büyük başarılara imza atamadı lakin basketbola olan tutkumu perçinlemiş, üzerine bir maçta beni kırmayıp gülen yüzüyle fotoğraf dahi çektirmişti. 

Reno'ya geldiği sene yüksek sayı yüzdesi ve ribaund ortalamalarıyla Fenerbahçe'nin transfer listesine alınmıştı.
Oyak Renault'taki sezonunda TBL'de sayı kralı olması üst seviyeleri ve takımını sırtladığının göstergesiydi.
Çok iyi bir oyun sergilemesine rağmen bir türlü istediği takımlarda yer alamamıştı. Bu sefer Fenarbahçe'ye transfer oldu ki ilk beşte kendine yer bulamadı. 
Bu tip oyuncu çok var muhakkak ama doğru zamanda doğru yer kavramı bu noktada devreye giriyor.



  Daha sonraları Chorale Roanne Basket formasını giydiği dönemde Euroleague sayı kralı olmuş, bunun üzerine Alphonso Ford Traphy ödülüyle dikkatleri çekmeyi başardı.
Nba'de böyle narin oyuncular çok uzun soluklu barınamadığı için devam edemiyor. Kendini tam anlamıyla ispatlayamadı. Birçok sporcu bilmeden, kitlesini kendine hayran bırakarak o şehirden ayrılıyor.

O fotoğrafa bakınca kendi halime gülüyorum. Yine de Salyers'ın maçlarını takip etmeye çalışıyorum. Büyük ihtimal yakın dönemde basketboldan emekliye ayrılacak olsa da anılarım ve hayranlığım pek tozlanmamış.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.