İki tekere veda ettiğinden beri en sık kullandığı cümle. Şık, kullanışlı, manşete uygun. Fakat aynısını zaten başka gazetecilere de söylemedi mi? Defalarca. “Hiçbir şeyden pişman değilim.”
Gerçekten hiçbir şeyden pişman değil miydi, modern zamanların gördüğü en büyük yeteneklerden biri olarak kıyısında dolaştığı zaferlerden, aldığı ikinciliklerden rahatsız olmaması bir yana, sade ve nedensiz bitmişti.
Schleck’in kıyısında dolaştığı zaferlerin aslında genlerinden geldiğini inkar etmiyor. Babası Johny, Tour de France’da yerini almıştı ve büyükbabası Gustavo 1930’larda yarışmıştı. Schleck üç kardeşin en küçüğüydü. Büyük kardeş Steve çok farklı kulvarda ilerlerken, Frank ve Andy ise babalarının adımlarını takip ederek, bisiklet dünyasına girdiler. Babaları Johny, profesyonel kariyerinin hemen arkasından hala sektörün içerisinde. Ama gerçekten bisiklet kültürünün içerisinde büyümek, babasının eski günlere dair takım arkadaşlarıyla yaşadığı hikayeleri dinlemek eşi benzeri olacak türden değil.
Yine aile genleri ile harmanlanmış, 2006 ve 2009’da Tour de France etabı kazanan, aynı zamanda 2009 Tour of Luxemburg ve 2010 İsviçre Turu şampiyonu kardeşi Frank ile birlikte sürmenin keyfi ve kaygısını maç sonu röportajlarında arşivlenmiş haliyle bulabilirsiniz.
Epeyce başına bela olan ikincilikler ve zaferin kursağında kalması çok daha genç yaşlarda canını sıkmıyordu. Bilakis şampiyonluğun şanıyla kariyer planlaması yapıyordu. Öyle gelişmedi. Belki Schleck’te böyle mutluydu.
Genç Schleck başarıya anında ulaşacaktı. İlk büyük turu 2007 Giro d’Italia’yı ikinci bitirerek en genç bisikletçiye verilen mayonun sahibi olacaktı. Ama o yarışa dair anılar hala Andy’nin içini kemirmeye devam ediyor. Saniye farkla kazanan Danilo Di Luca, bir zaman sonra doping yaptığğına dair itiraflarda bulacaktı. Bisiklet ve doping kelimelerini çok sık duymaya başladığımız andan beri “güven” kavramı öne çıkıyor. Andy bu konuşmalara da aldanmadı. Bildiği işi yapmaya devam etti.
Schleck, Tour de France’ın en iyi genç bisikletçi mayosunu kazandığı 2009 ve 2010’da Alberto Contador’un ardında ikinci sırada kaldı. Malum ikincilikler! Ancak 2012 yılında Schleck’in 2010’daki ikinciliği şampiyonluğa yükseltildi. İspanyol Contador’un geçmişe dönük testlerinde clenbuterol’a rastlanmıştı.
Contador’un doping sorunu 2010 Tour’una dair tek vaka değil. Schleck 15. Etapta yarışı lider götürürken Porte de Bales’de zinciri attı ve Contador ile iki diğer bisikletçi pelotonun yazılı olmayan kuralını bozarak atak yaptı ve Schleck o gün 39 saniye kaybetti. İhmaller silsilesi peşini bırakmıyordu.
Contador ve Schleck sürpriz bir şekilde iyi birer arkadaş olarak kaldılar. 2011 Tour de France’da Schleck tekrardan ikinci oldu, bu sefer Cadel Evans’ın arkasında. Fakat Schleck’in yaşadığı hayal kırıklığı podyumun üçüncü basamağında kardeşi Fränk’ın olmasıyla bir nebze de olsa azaldı. Schleck geriye dönüp baktığında o yıla dair daha fazlasını yapamayacağını çok kez dile getirmişti. Schleck’in erken emekli olmak zorunda olması göz önüne alındığında, eğer devam etseydi ne olabileceği konusunda daima uzun soluklu bir soru işareti olacak. Bugünün pelotonuyla yarışmaktan mutlu olur muydu?
Dopingle suçlanan bisikletçilere karşı yarışmış olmaktan duygusal ve maddi anlamda etkilenmesine karşın Schleck, arkasında bıraktığı bisiklet mirasıyla gurur duymaması içten bile değil. Tour şampiyonluğuyla onure edilen Schleck, aynı zamanda kardeşiyle de bir kariyer paylaşmaktan dolayı son derece minnettar olduğunu dile getirecekti. Andy Schleck, başarılar ve hayal kırıklarıyla dolu bisiklet kariyerini, emeklilik dönemini, yeni hayatını en çok da akıllarda kalan ikincilikleriyle miras bıraktı bizlere. Bir de akıllarda deli sorular…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.