Yeni sezon Euroleague kapımıza gelip çatmışken heyecana kayıtsız kalmak olmazdı. Güncel rekabetler, şampiyonlar, favoriler, sürprizlerle uğraşırken bir yandan da eskilere dalıp gitmenin güzelliğini keşfetmeye bıraktım kendimi. Basketbolun görkemli geçmişine dönerken, tarih yapraklarında o büyük anları ararken, kendi hikâyelerimizi bulduk. Heyecan başlamadan, kendimi bilindik sokaklarda Kaunas’ta bulmamak imkânsızdı.
6 Mart 1964 Cassius Clay, resmi olarak Muhammed Ali adını aldı. 3 Haziran 1964 Futbolun "Ordinaryüs"ü Lefter Küçükandonyadis, Fenerbahçe-Beşiktaş arasında oynanan jübile maçıyla futbola veda etti.
19 Aralık 1964’ün buz gibi havasında o zaman adı Sovyet
Sosyalist Cumhuriyetler Birliği olan ülkenin Litvanya’nın Kaunas şehrinde
dünyaya gelen çocuğun adını dünya basketboluna altın harfler ile yazdıracağını
kendi ailesi dâhil kimse bilmiyordu.
Dünya basketbol ekolünün en üstlerinde yer alan bir
ülkede doğmuş olması ve daha sonra boyunun bir dev boyutlarına ulaşması onu
basketbol için en elverişli koşullarını sunacaktı. 13 yaşına kadar eline
basketbol topu bile almamış olan Arvydas Sabonis, daha sonrasında boyunun çok
hızlı uzaması ile 15 yaşında tüm ülkenin gözünü diktiği bir süper yetenek
haline gelmişti bile. Onu ileriki yıllarında seyreden birçok kişi onun için
“2.21 boyuna gizlenmiş bir oyun kurucu “diye söylemesinin nedeni, basketbola
başladığı ilk yıllarda uzun boyu ile oyunun merkezinde durup oyunu
yönetmesiydi.
17 yaşında profesyonel ilk sözleşmesini kimsenin hayret etmeyeceği Zalgiris Kaunas takımı ile yapan genç çocuk, 18’inde Dünya kupası kazanan takımın bir parçası olmayı başaracaktı.
NBA’in henüz kapılarını yabancılara açmakta fazlasıyla
çekingen davrandığı yıllarda, 1985 yılında NBA Draft’ına girer 77. sıradan
Atlanta Hawks tarafından seçilir fakat yaşı 21‘in altında olduğundan dolayı NBA
yönetimi oynamasına izin vermez. 1986 yılında ciddi bir sakatlık geçirir, tüm
uzun oyuncuların belası olan aşil tendonundan sakatlanan Sabonis neredeyse
basketbolu bırakma noktasına gelmiştir, tedaviler sayesinde parkeye geri
dönmeyi yapsa da ne eski hareketliliği ne de eski hızından eser yoktur artık.
1986 yılında bu sefer geçerli olacağını bildiği Draft’a
bir kez daha girer 24. sıradan Portland Trail Blazers tarafından seçilir fakat
zamanın S.S.C.B. yönetimi onun NBA’de oynamasına müsaade etmez ve Arvydas
Sabonis NBA’e kavuşmak için 9 yıl bekleyecektir. 1989’da NBA de oynama izni
çıkmasına rağmen o Avrupa’da efsane olmayı seçer.
Kariyerinin ilk 8 sezonunda Zalgiris Kaunas’ta kazanılmadık
ödül, kazanılmadık kupa bırakmadı neredeyse. O yıllara sığan ödüller…
Euroscar Yılın Oyuncusu (1984, 1985, 1988), Mr. Europa Yılın Oyuncusu (1985, 1997), SSCB Lig Şampiyonluğu (1985–1987), Dünya Kupası Şampiyonluğu (1986), Litvanya Yılın Sporcusu (1984–1986, daha sonra 1996’da tekrar), Eurobasket Şampiyonluğu (1985), Eurobasket En Değerli Oyuncu (1985)
O dönemde Drazen Petrovic ile Arvydas Sabonis arasında
muazzam bir rekabet vardı. Karşılaşacakları maçların heyecanı günler önceden
başlardı. Asıl önemli olan ise Avrupa’da kimin daha iyi oyuncu olduğunu
göstermekti…
1989 yılında Sovyet oyunculara transfer serbest
bırakılınca sürpriz bir şekilde CB Valladolid takımına transfer olan Arvydas
orada huzurlu ve sessiz bir 3 yıl geçirir. Kimilerine göre bu 3 yıl onun
kendini asıl patlamaya hazırladığı 3 yıl olarak görülmektedir, zaten 1992
yılında Real Madrid’e transferi ile beraber bu düşüncenin doğruluğu da
kanıtlanmaya başlamış olacaktı.
1992-1995 yılları arası Avrupa’da tüm kupa ve ödülleri silip süpürme zamanıydı. Lega Basket All Star maçı En Değerli Oyuncu (1992), İspanya Kupası Şampiyonu (1993), İspanya ACB Ligi Şampiyonluğu (1993, 1994), İspanya Ligi Final En Değerli Oyuncu (1993, 1994), İspanya Ligi En Değerli Oyuncu (1994, 1995), EuroLeague Şampiyon (1995), EuroLeague Final Four En Değerli Oyuncu (1995)
Avrupa basketbolunu resmen domine eden Arvydas Sabonis
için nihayet NBA zamanı gelmişti. Artık Avrupa Basketbolunun bildiğini tüm
dünyanın en büyük basketbol organizasyonunda göstermek Sabonis için en büyük
hedefti. Ve Portland Trail Blazers ile masaya oturan Sabonis, 6 yıl sürecek bir
maceraya çıkmaya hazırdı. Daha sonra bir gidiş dönüş ile beraber toplamda 7
sezon sürecek bu birliktelikte en büyük problem Sabonis‘in sakatlıkları oldu. Kariyerini
40 yaşında basketbola başladığı yer olan Zalgiris’te bıraktı. 2011 yılında
Litvanya Basketbol Federasyonu Başkanlığına seçildi ve hâlen bu görevi devam
ettiriyor.
Basketbol tarihinin en büyük sürprizleri listesinde daima tepelerde yer alacak, gözüyle görmeyenin inanmayacağı cinsten bir adam Sabonis. Kimisini bitiş çizgisine götüren oyuncu, kimisini başlangıca getiren bir öğretmen gibi; bu satırların yazarı da canlı izleyemeyen bir kaybeden olarak, tam da o günlerde ilk kez büyümeye başlıyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.