9 Şubat 2020 Pazar

Herkesten Daha Hızlı

Çocukluk, gençlik, sürekli çalışma, kaybediş, düşüş, vazgeçmeme, azim, kan, ter, gözyaşı, genler, aile, efor ve zafer... Bütün mesele bu değil, Mathieu van der Poel’i özetlemek bu kadar basitmiş gibi görünse de genler bu çocuk için çok fazla önem teşkil ediyor.
Raymond Poulidor, Poel’in büyükbabası 11 kez katıldığı Fransa Bisiklet Turunu tam 7 kez podyumda bitirmesine rağmen hiç kazanamamış Fransız efsane, lakabı da buradan yola çıkarak "eternal second"dır. Yeni nesil bisikletçi Poel şimdiden bisiklet efsaneleri arasına girmeye çalışırken büyükbabasının üstüne yapıştırılan bu yaftayı silmek üzere!

Poel’in Amstel galibiyeti malumunuz, sanıyorum beş yıl içinde Ronde ve Paris Roubaix gibi anıtsal yarışları domine edebilecek potansiyelde. Öncesi var. Amstel yarışını izlerken acaba ben mi abartıyorum derken, son bir kilometrede yaldır yaldır gelirken en az onun kadar efor sarf ederek yerimde duramadım. Lakin sonra Twitter'a bakınca sırf ben değil tüm bisiklet dünyası bu şekilde ayağa kalkmış. Armstrong gibi, Rasmussen gibi...

Henüz kariyerinin çok başında olmasına rağmen modern bisikletteki en acayip zaferlerden birini kazandı ve belki de kariyerinin geri kalanında da bu kadar görkemli bir zafer elde edemeyecek. Bunu deneyimlemek için sabırsızlanıyoruz.
O yüzden de hikâyesini geriye sarıp okumaya başladığınızda aynı temaları görüyorsunuz. Herkes genç yeteneğin nasıl doğuştan şampiyon olduğundan söz ediyor. Efsane Poupou, Mathieu’yü şimdiden ailedeki herkesten öne koyuyor, “Hem benden hem babasından daha yetenekli” diyor. Kendisi de bisikletçi olan kardeşi David, yine Liberation gazetesine “Playstation ya da Monopoly, fark etmez. Yenilmekten nefret ediyordu” ifadelerini kullanıyor. Dediğim gibi, Mathieu hakkında çizilen portrelerde sıkça yer alan ifadeler bunlar.


Erken yaşta kendisini gösteren parlak bir yetenek, kaybetmekten hiç hoşlanmayan bir karakter, ailesinin bütün engellemelerine karşın 16 yaşında okulu bırakıp tamamen spora odaklanmaya karar veren özgür bir ruh, Cyclocross’ta altyaş şampiyonalarından itibaren kazanmaya adanmış olan genç bir şampiyon ve kimseden korkusu olmayan özel bir rekabetçi.
Zira iki teker, 2010’dan beri yeni bir isim için can atacaktı. Çünkü bisiklet çok yara aldı. Şüpheler, dopingler ve basında çıkan manşetler insanları ambale olmuştu.

Aslında Mathieu yarış taktiklerine şimdilik yüz vermeyen bir yetenek. Ama tek derdi eğlenmek değil. O aynı üç farklı disiplinde kazanmaya çalışan; yolda, dağda, cyclocross’ta rakiplerini mağlup etmeye uğraşan bir çılgın rekabetçi. İlk etapta babasının kazandığı büyük yarışları hanesine yazdırarak yola çıkmak istiyor. Bunu başarıyor da… Yüzlerce parametre bir bisiklet yarışının galibini belirliyor. Parkurun yapısı, yolların durumu, bacaklardaki güç, beslenme durumu, mekanik şartlar ve rüzgârın geldiği açı vesaire. İşte bu noktalara, dersini çalışan bir yetenek olarak çıktı karşımıza Poel.

Amstel’i izlerken, en başta, yarış bir fırtına gibi geçmişti. O an, gördüğümüz şeyin karmaşıklığı aklımızı başımızdan almıştı. Oysa gördüğümüz, son derece basit bir şeydi. Mathieu van der Poel hızlı gitmişti. Herkesten daha hızlı. Ve bu durum bir süre daha böyle olacak. Biz de onu takip edeceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.