Calabasas’ta bir pazar sabahının erken saatleri. Hava bir
kış ayının getirdiği sıkıcılığı yanına almış, önüne de sis bulutlarını
çekmişti. O kasvet birazdan kabul edilemeyen yeni bir drama ile bizi baş başa
bırakacaktı. Daha önce yüzlerce kez duyduğumuz acının boyutu çok farklı ve
trajikti. Son dakika haberleri yağıyor, gelen mesajların siniz bozucu sesi
çınlıyor ama alışık olmadığım bir his var bu sefer: Bunu son kez yapıyor. Veda!
Vedaları kim sever ki, bizden de böyle bir özveri beklensin.
Şu klişeleşmiş cümleye selam olsun! Bunu NBA izlemeyi
seven hemen hemen herkesin yaptığı saatleri gece 03:00 kurarak yarı açık
gözlerimize meydan okuyup izlediğimiz maçlarla başlamak hiç de acımasız olmaz.
Alışık olmadığımız düzenin dışına çıkan forma renklerini sevme nedenimiz sadece
oyunculuğu değil parke dışında sergilediği karakteri ile kurduk saatlerimizi.
İple çekiyorduk Wilt Chamberlain’in sayı rekorunu ne zaman
egale edecek diye. İçimizde sayısız ukde kalan anlar var fakat böyle güzel onu
anmak.
Şu kelimeye kadar dilim varmadı cümlenin öznesinin Kobe
Bryant olarak yazmaya. Keza o haberlere kondurmadığımız gibi. İnanması çok güç.
Kocaman bir sessizlik. NBA’de alınmamış şampiyonluk bırakmamış, All-Star’da 15
kez seçilerek bu rekoru tek başına taşıma yüküne nail olmuş Bryant’ın
başaramadığı tek şeyse 26 Ocak’ta o helikopterin hiç kalkmamış olmasını
sağlamaktı.
Daha çocuktum ilk izlediğim ilk maç aklımda belirdi ve
diğer efsane isimlere ayıp olmasın diye sessizce takip ettim. Sosyal medyanın
daha o zamanlarda canına okumamışız, bugünlere saklayarak. Ah bir de o günlerde
olacaktı ki…
“Vay be, gerçekten de hepimiz de en özel
taraftarıymışız,” desinler. Ben de onlara şöyle cevap vereyim: “Hayır,
bundan çok daha fazlasıyız.” Çok güzel günlerdi. Hoşça kal Mamba!
Açıkçası benim dünyanın gidişatı hakkında giderek
kötümserleşmeme paralel olarak, olan bu dramın da gitgide iyimserleşmesi
gerektiği kanaatindeyim. En azından ben böyle düşünüyorum. Hayat dayanılmayacak
kadar acıklı ve kimse için ümit yok. O yüzden şimdi mutlu sonlara yazalım.
“Zamanın kıymetini bilin. Hayat problemlere takılmak ve
cesaretini kaybetmek için çok kısa. Gülün, bir ayağınızı diğerinin önüne koyun
ve ilerlemeye devam edin. Kontrol edebileceğiniz tek bir şey var. İnsanların
sizi nasıl hatırladığınızdan siz sorumlusunuz. Bu yüzden davranışlarınızı
hafife almayın.” Böyle veda etti Mamba.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.