16 Ocak 2020 Perşembe

İronik Adam; Mikel Arteta

İngiltere futboluna her daim saygım sonsuz olmuştu. Bunu kabul ediyorum. He keza izlettirdikleri saygıya, tutkuya ve futbol okuluna verdiği disiplini gösteriyor. Bir de kabul edilmesi gereken gelenekten vazgeçmemeleri, bu da onları modern futbolla içli dışlı bir ilişkiye sokuyor. Ancak bu gelenekçiliğinden ötürü oyunun birçok tutkunu için en özel futbol sahnelerinden biri olmuş İngiltere’de, düzenin hayli değiştiği gerçeğini en soğuk biçimde yüzümüze vurduğu dönemleri yaşadık.
O büyük krallık bir günde inşa edilmedi elbette, bu bir sürecin parçasıydı. Ama yaşamını sürdüren son futbol romantikleri de inkar edemeyecekleri bir dönüşümle yüz yüze geldiler.

Bu dönüşüm şüphesiz ki Arsenal için olacaktı. Futbol tedrisatının beşiklerinden Arsenal, takvimlerde 18 Aralık 2019’u göstermeye hazırlanırken eski etkinliğini yitirmiş gözüken Arsenal için, Mikel Arteta adeta açık bir çek yazdı.
Kupalar kazandığı, kaptan olarak sahaya çıktığı ve gönül bağı bulunan Arsenal ile geç kalınmış olsa da sonunda anlaştı ve ilk önce oyuncu, sonra kaptan ve en son olarak da teknik direktör olarak Emirates'in kapılarından girme şansını yakaladı. Bundan sonrası içinde belki hemen olmasa da bir nevi Klopp tarzıyla yıllara yayarak başarı izleyeceğimizin teminatını veriyor.

Herkes Arteta’yı henüz Barcelona'nın altyapısında geleceğin yıldız futbolcuları Puyol, Xavi, Andres Iniesta ile top koştururken tanıyor. O dönemlerde A takımda kendi pozisyonunda oynayan Pep Guardiola'yı meraklı gözlerle izlerken, şu dönemlerde Premier Lig’de karşı karıya geleceği aklından geçiyor muydu? Mikel Arteta’nın bir de bilinmeyen bir yüzü var. Çok dile getirmese de sağlık sorununun hayatının sonu olmasına ramak kalmıştı. Bu noktada şansını da dile getirmek gerek.


Kalbinin doğru temiz kan sağlamadığı için sağlık durumu pek de iyiye gitmiyordu. Henüz bebekti ve her türlü çözüm arayışı onu ayakta tutmaya çalışacaktı. İspanya’da bu tarzdaki ilk operasyona giren kişilerden olan Arteta, doktorlarında dillerine pelesenk ettikleri bundan sonra sporla içli dışla olmayı bırak ancak televizyon karşısında iyi bir izleyici olabileceğini söylüyordu.
Bunlara rağmen televizyon karşısında değil rakip futbolcuların karşısında duran orta saha olmayı tercih etti. Üstüne üstün hayatı pahasına. Bu isteğini tam anlamıyla zira ne Barcelona kendisine şans verdi ne de kiralandığı veya transfer edildiği takımlarda kendini gösterebildi.

Dönüm noktası ise cüzi bir miktar karşılığında transfer olduğu Everton takımı ile yaşayacaktı. Everton'da kendini bulan Premier Lig'in pek alışık olmadığı İspanyol pas makinesinin kariyeri artık önündeki 8-9 yıl boyunca yukarı bir ivme ile yükselecekti. 6,5 yıl geçirdiği Everton takımında simge isim haline geldikten sonra transfer sezonunun son günü Arsenal ile sözleşme imzaladı. Ve artık Arsenal ile yolları kesişecekti. Göz kamaştırıcı üç sezonda Arsenal orta sahasını toplayan, hücumu ve savunmayı organize eden saha içindeki bir nevi ikinci teknik direktör görevini yaptı. Kupasız geçen uzunca bir kariyerden sonra üç sezon içinde üç kupa ile sonunda bu zevki tadabilmişti.

Guardiola ile yolları bir kez daha kesişecekti. 2016'da, seneler önce altyapıda küçük bir çocukken belki idol olarak gördüğü bir gün onun yerinde aynı formayı terletebilmeyi hayal ettiği Pep Guardiola'nın yanında asistan menajer olarak teknik ekip kariyerine başladı. Futbol felsefesinin beşiği olan İngiltere’de yine bir İspanyol’dan alması fazlasıyla ironik. Esasında şu noktaya gelene kadar fazlasıyla “ironik adam” değil miydi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.