Son zamanlarda geçen gazete manşetlerine, sohbetlerin
konu başlıklarına ya da sosyal medya alıntılarını fark ettiniz mi diye bir soru
sormamı beklemiyorsunuz. Bilakis konu uluslararası kimlik taşımaya başladı.
Kadın şiddeti, cinayeti, istismar ya da kadın kelimesinin önüne gelen her türlü
kısıtlama…
Evet, sadece son zamanlarda demek de yanlış keza! Ancak
artık sınır tanımama kelimesine sil baştan bir anlam çıkarmaya başlandı.
Bakınız, Suudi Arabistan’da yıllardır kadınlara uygulanan ambargo bir nebze de
olsa yeni anlamlar kazanmaya başladı.
İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda 2018'de
öldürülen Cemal Kaşıkçı cinayeti sonrasında reformlarla uluslararası kamuoyunun
gündemine gelen Riyad yönetimi, 'özgürlükler yolunda' bir adım daha attı.
Kime göre neye göre özgürlük tartışmaya son derece açık
bir konu. Önce pasaport çıkarma alabilme izni, sonrasında erkek olmadan araç
kullanma ve en son olarak lokantalarda kadın ve erkeklerin ayrı kapılardan
girmelerini şart koşan kuralın kaldırıldığını duyurdu.
Erkek dominant bu spor, son yıllarını kadın sporcuların
hegomanyası altında ezilirken bulmaya başladılar! Türkiye’deki örnekleri de
unutmayalım lütfen! Aşırı tutucu bir İslam krallığı olan Suudi Arabistan’da fazlasıyla adrenalin dolu,
hız tutkunu insanların direksiyon başında bulduğu bir o kadar da daha çok taze,
çiçeği burnunda Suudi kadınların kazandığı bu hakla başarıya koşacak bir kız
Reema Juffali.
“Juffali: Yasa geçen sene kalkana kadar böyle bir düşüncem bile yoktu.
Direksiyonun arkasına bile geçme fırsatı yakalayamayan, bu tecrübeyi
deneyimleyemeyen milyonlarca kadının varlığını bilmek çok üzücü, yarışırken
onların hepsi için bunu yapıyorum.”
Aynı zamanda bir
ilk olma özelliği daha var Reema’nın. Cidde’nin batı bölgesinde bir şehirde
doğmuş ve Amerika’de eğitim görerek ülkesinde konuk yarışçı olarak dönen
Juffali, ilk Suudi kadın yarışçı olarak anılmaya başlandı. Suudi Arabistan Spor Kurumu'nun yetkili
sorumlusu olan Prens Abdulaziz bin Turki al-Faisal, bunun krallık için bir
dönüm noktası olacağını söylerken, Juffali'nin şimdiden toplumun gözdesi olduğunu da altını çizerek belirtiyor.
Nisan ayında Brands Hatch'teki F4 British
Championship'te yapılan bir yarışmada ilk kez katılımcı olan Juffali, aslında
kazansa da kaybetse de kendi nazarında çok fazla başarıya imzasını attı.
Hızlı arabalar
çocukluğundan beri onun tutkusuydu… Formula 1’i izleyerek büyüdü, birkaç yıl önce okumak
için taşındığı Amerika Birleşik Devletleri'nde girdiği sürüş testini başarıyla
geçerek, yarışmalara katılabilmek için lisansını aldı. Şimdiki hedefi ise;
Fransa'da yapılan ve 24 saat boyunca süren,
dünyanın en prestijli ve yorucu yarışlarından biri olan Le Mans’a katılmak.
Neden olmasın! Onlar nereden geldiklerini çok iyi biliyorlar. Üstelik
kadınların üzerine oynanan bu denli çamurun içinde…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.