6 Eylül 2019 Cuma

Sıra Sende Kiki Bertens

WTA sıralamasında yedincilik, Wikipedia sayfanızda o kadar afili durmayabilir. Sadece daha önce karşılaşmadığımız bir sporcu ile karşı karşıyayız. Üstelik Hollanda’daki bir isimden bahsettiğimiz herhangi bir ortamda “spor” ve “futbol” kelimelerini kullanmadan edemiyoruz. 
Peki ya konu başlığı tenis ise? İşin aslına gelirsek sular üstünde ülke kurmayı başaran toplumdan daha fazlasını da bekleyebiliriz. Lakin tenis işin içine girince Felemenk ırkı akıllara gelmez. Kabul edelim! Bu kabuğu kırmaya niyetli birini tanıyorum. Üstelik Wikipedia’da nerede olduğu hiç de umurumda değil.

Kiki Bertens, yalnız ve dahi çocukluğunda tenise tutkuyla sarılan, ortalama bir yeteneğe sahip olmasına rağmen bu sporun peşinden azimle giden, daha sonra yöneldiği WTA sıralamasına en devrimsel eserlerinden birkaçını veren bir sporcu. Akıllarda kalan en büyük yapıtlarını, kendisi 2012’den beri WTA turunda ilk yüzde olması şöyle dursun, son 4 senedir ilk 40’a girmiştir ve yaklaşık son 8 aydır da ilk 10’a demiri atmıştır. Geçen yaz üç turnuvalık bir dönemde (Wimbledon – Montreal – Cincinnati) sekiz tane ilk 10’dan oyuncu yendi. 

Ancak yine de birçok tenissever kendisini pek bilmez çünkü dört majör turnuvalarda finali yoktur ve tenis geleneği az olan bir ülkeden gelmiştir. Pazarlama değeri de her ne sebeptense (henüz) yüksek değil! Henüz!
Artık bu durumun değişme zamanı geldi sanırım. Zira kendisi, şu an itibarı ile Naomi Osaka, Simona Halep ve Angelique Kerber hemen arkasından ilk on içinde oturmuş bulunmaktadır. Daha da önemlisi WTA takviminin 'Slamler' dışında en büyük turnuvalarından biri olan Mutua Madrid Open turnuvasını, finalde toprak kortların en kuvvetli oyuncusu olarak görülen Simona Halep’i safdışı edip kazanmıştır.


En etkileyici tarafı ise maçlara kötü başlamış olsa dahi soğukkanlılığını kaybetmemesi, satranç oynar gibi taktik anlayışında gereken değişiklikleri yapmayı bilmesi ve akabinde önemli puanlarda müthiş performans göstermesi. Tenisin en önemli püf noktası ki bunu büyük oyuncularda rahatlıkla görebiliyoruz. Bertens tekrar problem çözmeye odaklanarak oyununu kendi istediğini karşı tarafa oynatabilmesi ve beraberinde gelecek için ışık yakmış durumda.
Soğukkanlı kalıp taktik olarak doğru yolda olduğunu ama hataları azaltması gerektiğinin bilincinde gözüküyor. Elbette kafasından neler geçtiğini bilemeyiz ama bu noktadan sonra ortaya koyduğu oyun anlayışı bunu gösteriyor. 

Uzun süredir Bertens-Halep mücadelesi konuşuldu. Neden? Çünkü Bertens’in iki sette kazandığı zaferin en büyük mimarının aslında kendisinin korttaki zeka düzeyi olmasının altını çizmek gerekiyor. 2-4 geriye düştükten sonra geniş taktik değişikliğine gerek olmadığının bilincinde olması, bunun yerine sadece ufak bir ayar yapmayı düşünebilmesi, bunu yaparken Halep’i konfor bölgesinden çıkartmayı da hedeflemesi ve uygulaması önemliydi. Son altı oyunda ise her önemli an gelip çattığında, kendi silahlarına güvenmeyi bilmesi (agresif oyun, dip çizgisinin içinde kalmak ve ilk servis gücü) büyüleyiciydi.

Zaten en zevk veren galibiyetler bu şekilde kazanılmış olanlardır. Çok şahane bir maç oynamadı Bertens. Ama maç esnasında karşılaştığı şartları göz önüne aldı, sorunları değerlendirerek sağduyulu tercihler yaptı. Bu tip zaferlerin tadı başkadır. Hele dünya iki numarasına karşı, onun en favori zemininde başarırsanız, kendinize olan güveniniz ikiye katlanır. Seyir zevki yüksek olan bir oyun stiline sahip olduğunun da altını rahatlıkla çizebilirim. Altını çizecek çok unsur var ben burada nokta koyuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.