16 Mayıs 2018 Çarşamba

Politikacı, Hümanist, Efsane Futbolcu


1989, 1994 ve 1995'te "Yılın Afrikalı Futbolcusu" ödüllerini, 1995'te de Avrupa'da "Yılın Futbolcusu" ödülünü kazanan ilk Afrikalı futbolcu. 1995-1996 sezonunda İtalya'nın AC Milan kulübünde oynarken FIFA tarafından "Yılın Futbolcusu" seçilen, 1996'da "FIFA Fair Play" ödülünü ve 1998'de "Yüzyılın Afrikalı Oyuncusu" seçilerek Afrika'nın yetiştirdiği en büyük futbolcu olarak tarihe geçen ve bu başarılara kişiliği ile de damga vuran bir adam. Liberyalı sporcu, politikacı, başarılara doymayan George Weah, çok daha fazla sıfatı önüne alabilecek bir isim aynı zamanda.

Şu sıralarda Arsenal ile yolları ayrılan Arsene Wenger’in o dönemde radarına takılmayı başarıyor Weah.
1985 yılında amatör Liberya liginin Invincible Eleven adlı takımda oynarken 23 maçta 24 gol atmış ve hayatını idame edebilmesi için aynı zamanda operatör olarak bir telekomünikasyon şirketinde çalışıyordu. Ardından Fil Dişi Ligi'ne, hemen sonrasında da Kamerun’un Tonnerre Yaoundé takımına geçmişti. 18 maçta 14 gol de orada kaydetti. 

Bu duruma kayıtsız kalmayan ve neredeyse dünyanın çoğu bölgesine gözlemcilerini gönderen Arsene Wenger, o zaman Monaco’nun başındayken, Weah ile ilgili raporlar alacaktı. Sonunda ise Avrupa’ya, dünyaya bize bahşetti. Son giden gözlemcinin kuracağı cümleler fazlasıyla etkili olacaktı, şöyle diyordu: “Kötü haber:  Herifin kolu kırıldı. İyi haber: Yine de oyuna devam etti.”




Monaco’ya getirilen Weah, Fransız teknik adam, tarafından öğütlenecekti. “Sıkı çalışırsan, Avrupa’nın en iyisi olabilirsin.” 1989 yılında Monaco ile ilk yılında Afrika’da yılın futbolcusu seçilmişti bile. Ve bundan sonrası olanlar olacaktı. İnsanlar ırkçılık savaşlarını sürdürürken Weah’ın hiç biri umurunda olmadan o yolunu çizecekti.
1992’ye kadar Monaco’da 103 maça çıktı, 47 gol kaydetti. Ardından Paris St. Germain ile yeni haleti ruhiyesinin yolunu tutacaktı, Fransa’da takımın yarı final oynadığı 94-95 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nin gol kralı da olunca, dünya ona küçük gelmeye başladı ve Milan’ın yolunu gözledi.

George Weah, o dönemin neredeyse en iyisiydi. Neden mi neredeyse? Milan’ın en golcüsü, takım da Serie A’ya ulaştı. Robert Baggio ile, Marco Simone ile, Dejan Saviçeviç ile aynı takımdaydı…
1995-96 sezonu, onun yılı olarak tarihe geçecekti. Kariyerinin zirvesini yaşarken, o sezon Avrupa’da Yılın Futbolcusu ödülüne ulaşan ilk Afrikalı oldu. Dünya’da Yılın Futbolcusu ödülü için de aynı ilk geçerliydi. Hâlâ bu ödülleri kazanan tek Afrikalı… Ve aynı yıl içinde Afrika’da Yılın Futbolcusu ödülünü üçüncü kez aldı. Bu bir yıla tüm başarıları sığdırmayı başarabilen ender bir adam! Hem dünya, hem Avrupa, hem de Afrika’nın en iyi oyuncusu seçildi…

Weah’ın mücadelesi hiç bitmeyecekti. Futboldaki başarısına son vermiş olsa da, ülkesi Liberya’da kalıcı ve barışçıl işler yaparak Devlet Başkanı oldu. Yazıya başlarken bir konuda dikkat çekmiştim. Çok daha fazla sıfatı önüne alabilecek bir isim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.