Avusturya’nın köklü takımlarından Rapid Wien takımının,
gelenekselleşmiş bir işleyişi var. Esasında takımdan çok taraftarının! Takımları
maçta geriye düşseler de tepki ortaya koymuyorlar ya da yönetim istifa gibi
ıslıklanma da yok.
Bilakis son 15 dakika gelenekleri var. Skor ne olursa
olsun kazanmışcasına, coşkuyla destek verip, tezahürat yapıyorlar. Yani her
daim dik durabilmek. Şimdilerde böyle mevzulardan bahsetmek epey zor. Bir kişi
hariç!
Samimi ve tatlı hırsı, yaşına rağmen birinciliği göğüslemek onun geçmişinde var. Roger Federer elbette. Neden bu kadar farklı
ki? Aslında az önceki takım gibi, geriye düşse de hatta yenilse de, dünya
sıralamalarının ilk 10’unundan bir haberdar olsa da, hiçbir zaman kendisine
yenilmedi.
36 yaşında sığdırabileceğinden daha fazlasını sığdırdığı
tenisine, hayatına bu zamana kadarki alameti farikası şampiyonluğunu, rekor
kırarak eline alacaktı.
33 yaşındayken, en yaşlı dünya bir numarası olan Andre
Agassi tarihe gömülecekti. Kariyerindeki 20 grand slam şampiyonluğu dillere
destan çoğu sporcuyu kıskandıracak türden. Bitmedi! İlk 2004 yılında 1 numara
olmaktan söz ederken, 2012 yılının ekim ayından sonra hasat zamanına girecekti.
Evet, o her zaman varlığını hissettirse de, birincilik
koltuğu için epey ara verecekti. Bir yandan tabeladaki sıralamasının yerleri
konuşulurken, öbür taraftan ekonomi sayfalarının başını döndürüyordu. Şimdilerde,
dünya bir numarası, 5. grand slam olarak anılan Indian Wells’te mücadele dolu
oyunun ne kadar basitmiş gibi gösteren bir rekor adam var karşımızda.
Şampiyonluğa ulaştığında yenilgi yüzü görmeyen
ekselansları, 2006 yılının modern haliyle izlettiriyordu. Onu izlemek, hayran
kalmak zaten ayrı bir şans. Bizim gibi nesiller o dönemlerin büyük sporcularına
tanık olma kudretine erişmediği için, Federer’e dört elle sarılır haldeyiz.
Zira, kortta yaptıklarının yanı sıra kendisine sorulan
bir soruda, esprili cevaplamalarına ya da top toplayıcı bir çocukla
diyaloğunda ne kadar doğru bir tavırla, dolu içerikle yaklaştığını her seferinde
bağlam içinde kalmasına bile hayran olunası bir Federer var.
Ancak asıl mesele tıpkı Rapid Wien takımının yaptığı gibi
nerede kalmasını gerektiğini, negatif anlamda değil, destekleyici olarak,
nerede durduğunu çok iyi biliyordu. Örnek alalım. Şimdi dönüp bakıyoruz ki
insanlık öyle evrim içine girmiş ki, sanki bir Federer hariç. O hep aynı
karakteri ile tatlı bir ders verir nitelikte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.