Premier Lig tarihinin en üretken ikililerinden biri olarak kendilerini kanıtlayan Harry Kane ve Heung-Min Son'un kurduğu muazzam ortaklığı mercek altına almış. Biz değil Mourinho. Adeta takımın mücadelesini, ataklarını bu ikilinin akıl dolu asistleri ve izlemeye doyamadığımız sanat eseri gollerinin üzerine kurdu. Takım da ayak uydurmayı çok sevdi. Biz değil onu da Portekizli teknik adam söylüyor.
Çok daha yıllarını veren Harry Kane’e hakkını vermek gerekiyor. Çilesini de meyvesini de yiyen belki oydu lakin bu takım da adından söz ettirebilmek için kendinden ödün verdi. Kiralık gitti, tutunamadı. Beklenti çoktu, veremedi. Zira doğru kişiydi ama doğru yerlerde değildi.
Artık 2013 yılı ile beraber kiralık olma tabelasını indirip takım olma yoluna gitti, her şeyden önce 2015 yılından beri bu takımla göbek bağı olan Heung-Min Son takıma dahil olacaktı. Kane-Son birlikteliği ile iki oyun tarzını oynaması mümkün: Topa daha fazla hakim olarak oyuna hükmetmeyi de başarabilir bu kadro, önde basıp kazanacağı toplarla rakibi hazırlıksız yakalayarak hızlı hücumla skora da gidebilir ya da maç içerisinde bunların ikisini de uygulayabilir. Keza bu zamana dek Mourinho ile sıklıkla gördük. İşler yolunda da gidiyor.
Ağırlıklı Kane-Son desek de ada havasını solumuş, her daim yağmur yağdı yağacak havasında çamura bulanmış bir çocuklukla bu atmosfere çok tanıdıktı Harry Kane.
Kane, 8 yaşında Arsenal alt yapısında kendini denemeye karar verse de kuzey Londra ışık görmediğini iddia ederek o şansı da elinden aldı. Çocuk yaşta nasıl tepki vereceğini bilmeden babasının desteğiyle bölgesel takımlarda meşin yuvarlağa dokunmaya devam edecekti.
Watford scout ekipleri Kane’i gözüne kestirmişlerdi ve denemeye çağırdıkları ilk maç ise, şaşırtmayabilir. Watford - Tottenham maçıydı... Bu maç ile beraber, Tottenham alt yapısına katılmak Kane’in bir nevi alın yazısı olacaktı. Öyle ki Kane her Arsenal mçı öncesi şu cümlelerinden güç alarak maça çıkacaktı. “Arsenal'e karşı oynadığım ilk maçı hatırlıyorum. 8 yaşındayken beni kovmuşlardı. Saçma gelebilir ama Arsenal'e karşı ne zaman oynasam ''Hadi bakalım kim haklı, kim yanıldı''”
Tottenham, Kane’nin daha fazla sahada kalması ve kendini yetiştirmesi için, iki yıl boyunca kiralık olarak gittiği takımlarda ağları havalandıracaktı. Ada futbolunun tedrisatından geçtiğini 2012 yılında kiralık gittiği ve küme düşme hattında gelgitler yaşayan Millwall forması ile başka bir seviye olduğunu idrak edecekti. Bu macera sonunda Tottenham’a geri döneceğini sansa da Leicester takımına kiralandığını öğrenmesiyle büyük boşluğa düşecekti. Çıkmaza sürüklenmişti. 'Championship takımı Leicester City'de bile oynayamıyorken Premier Lig takımı Tottenham'da nasıl oynayacağım' düşünceleri ile yiyip bitiriyordu. O dönem bu stresin çıkış noktası olarak YouTube’daki NFL videolarını izleyerek kendine terapi yapacaktı. İyi ki de!
Tom Brady'nin hayatını kendine benzeterek ilacını bulacaktı. Brady, NFL draftında 199. sıradan seçilmişti. Kane, çektiği zorlukları, Brady'nin de çektiğini görmesi ve -elbette ki başka kritik isimlerinde keza- ”sıradan çocuk” -anlayışından sıyrılıp ilk 11’de yer almanın dersini verecekti. Lakin önce kendine! Hayallerine bu kadar yakın olması için; “Hayat size fırsatları sunmaz. Siz, o fırsatları alırsınız.” mottosuyla yol aldı. Bizzat izliyoruz. Muhteşem takım, muazzam uyumlu bir ikili ve akıl dolu oyun formatıyla Jose olduğu sürece fırsatları lehine çevirmesi hiç zor olmayacak. Değil mi Kane?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.