Kendimi bildim bileli spor hayatımın her yerinde. İzledim,
oynadım, uğraştım. İçine girdikçe güzelliklerinin kaybolduğunu görmüşlüğümde
oldu zira aksi durumu da… Artık içine girmeye gerek yok, Twitter kafi, orada
gördüklerinizle bile nefret edebilirsiniz. Hele Türkiye’de yaşıyorsanız, her
yönetici, her federasyon başkanı rahatlıkla sinirinizi bozup tepenize
çıkarabilir. Bir de şu Avrupa’nın geneline yayılmış bisiklet kültürünü görüp
sinir katsayınız farklı boyutlara da erebilir. Seçim sizin! Ben mi? Atladım
bisikletime çektim Sarıyer sahiline ve kendimi tarih yazmış kadın bisikletçileri
araştırırken buldum. Sizi önden alalım.
Öncelikle cümleye bilim insanı, Bill Nye’nın sözüyle;
"Bisiklet geleceğin önemli bir parçası. Olmak zorunda. Spor yapmak için spor salonuna arabayla
giden toplumda bir yanlışlık var." Yakın tarihli bir örnek ile başlayalım.
Downhill dağ bisikleti ile ilgili katıldığı tüm turnuvaları toz duman eden
Rachel Atherton listemizin başında.
Rachel kariyeri boyunca UCI Dünya Kupası’nı domine etti
ve şu an yaşayan en büyük ve en hızlı dağ bisikletçisi olarak biliniyor. Hatta
birçok kişiye göre Rachel, erkekler UCI Dünya Kupası’nda da yarışsa rüştünü
ispat edip ilk üç içine girebilir.
Haziran 2008'de Atherton, Elite UCI
Downhill Dünya Şampiyonası'nı kazanan ilk İngiliz kadın oldu
ve ikinciliği Sabrina Jonnier'i finalde 11.99
saniye geçerek mağlup etti.
Son olarak geçtiğimiz yıl sıfır yenilgi ile yeniden UCI
Dünya Kupası’nı kazanan 29 yaşındaki Rachel Atherton bakalım unvanını daha ne
kadar uzun süre koruyacak?
Gelecek epey aydınlık görünse de bu işin mutfağını da
yadsımamalıyız. Şöyle 80’lere doğru keskin bir geçiş yapsak mesela ilk aklınıza
kim bilir?
Marianne Martin 80’lerin en tartışmalı ve en popüler
bisikletçilerinden biriydi. Amerikalı bisikletçi “Kadınlar İçin Tour de France”
olarak bilinen ve ilk olarak 1984’te düzenlenen La Grande Boucle féminine’de
yarışmış ve bu organizasyonun ilk şampiyonu olmuştu.
Kariyerinde birçok zorluk ve hastalıkla mücadele etmesine
rağmen ve bu sebeple çoğu zaman tartışmaların ya da soru işaretlerinin altında
olması şöyle dursun, olağanüstü performanslar vermiş ve özellikle dillere
destan antrenman disipliniyle başarıya ulaşmıştı.
La Grande Boucle féminine zaferi ve o zaferin nasıl
geldiği üzerine yazılmış kitap ve birçok makale de var. Kadınlar gerçekten de
ilham vermeye, zoru kolaymış gibi gösterme de daha estetik bir bakış
yakalıyorlar. Birçok spor dalında esamesi okunması için hep zorlu yolları
aşındırdılar lakin yine de istedikleri konumdalar mı yıllardır tartışma konusu.
Nereden bakarsanız bakın, bunlar bir başarı hikayesi. Her
şeyin pazarlamadan geçtiği bir dönemlerde, onlar da oyunu kurallarına göre
oynayıp isim yapıyorlar. Peki ileride nasıl hatırlanacaklar?
Mesele dönüp dolaşıp ünlü bir Amerikan Bilim insanının sözüne geliyor. Tanıyacaksınız, Bill Nye "Bisiklet geleceğin önemli bir parçası. Olmak zorunda. Spor yapmak için spor salonuna arabayla giden toplumda bir yanlışlık var." Peki sizce mesele nedir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.