“O büyük bir müzisyen olmasaydı, çok önemli bir futbolcu
ya da antrenör olarak futbola hizmet etmesi sürpriz olmazdı” diyor Celtic ‘in
efsane futbolcusu John Kelly Deans… Top, gitar, ot ve aşk! Sanırım herkesin
birbirine pas attığı bir dünya hayal ediyordu Bob Marley.
Aslında o futbolu en ilkel haliyle seviyordu. Topa vur
gitsin. Turnede ya da kayıt için stüdyoya kapandığı dönemde hemen her gün top
oynar ve televizyonda futbol maçları izlermiş. Brezilya’dan Santos FC taraftarı
ve Santos’ta 15 yaşında oynamaya başlayan Pele hayranıymış. Artık gerisi size
kalmış.
“Derler ki, 1970 yılında başkent Rio de Janerio’ya
gerçekleştirdiği bir Brezilya yolculuğunda, Bob Marley; Ariola plak şirketinden
müzisyenler, Brezilyalı sokak çocukları ve 1970 Dünya Kupası kadrosunda da yer
alan Brezilya Milli Takım oyuncusu Paoulo Cesar’ın da olduğu bir maça katılmış.
Maçtan önce Marley’e Pele’nin forma numarası olan 10 numaralı Santos forması
hediye edildi. Bob Marley gülümseyerek sırtına formayı geçirirken, şöyle dediği
duyuldu: “Ben de Pele gibi, sahanın her yerinde oynayabilirim.”
Bob Marley’i aslında futbolcu olarak nitelendiremiyorsak,
onun sebebi de klasikleşmiş şu sözünden geliyor; “Müziği futboldan önce sevdim.
Futbolu daha önce sevseydim önceliğim futbol olabilirdi, ama futbol bazen
tehlikeli olabiliyor, çünkü zaman zaman çok şiddetleniyor. Ben barış ve sevgi
gibi laflar ediyorum şarkılarımda, ondan sonra da futbol oynarken adamın biri
sert bir çelme takarsa birden öfkelenir ne yaptığınızı bilmez bir hal
alırsınız.”
Zira günümüz futbolunu bir iki kelam ederek açıklamış
Reggae müziğinin üstadı. Ancak ne var ki Bob Marley’i çoğu kimse futbol tutkusu
olduğunu bilmez üstüne üstün, bu çizgideki birinin futbol topuyla aynı
yörüngeye girmiş olması cidden inanması güç bir durum! Ama onun için “futbol
özgürlüktür” tıpkı şarkılarındaki nüanslar gibi. O dönemlerde futbolun
yakınından geçmeyen Jamaika için anlamlandırılamayan bir şarkıcıydı, ülkesi
adına!
Elbette ki şarkıları, Rasta anlayışı ve ortalığı duman
eden nefesleri öncelikli akıllara gelse de, o gizli kalmış mabedinde daha
fazlasını saklıyordu.
Bob Marley’i ayakta tutan, ona sıkı sıkı bağlı olduğu
futbol görüşü ne yazık ki sonunu da getirecekti. İngiltere’de 1977 yılında
futbol oynarken, ayak parmağında bir yara olur. Yara enfeksiyon kapınca
doktorlar kangren olmuş parmağının kesilmesini ister ancak Bob Marley hem
sahnedeki performansının düşeceğini hem de Rasta anlayışına(Rasta anlayışına
göre insan toprağa bir bütün olarak girmeli) ters olacağını söyleyip ameliyatı
kabul etmez.
Böylece, kangren yolun sonunu hızlandırmıştı. Marley, Les
Paul Gibson gitarı, marihuanası, bir İncil ve bir futbol topuyla gömüldü.
Bugün, modern futbolun endüstrileşmesi, hisse senetleri
ve futbolcu değerleriyle ölçülen dünyasında, ölürken, oğlu Ziggy Marley’e son
sözleri “Para hayatı satın alamaz” oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.