“Bir gün bir kitap okudum ve hayatım değişti.” Borna Coric bunu söylemedi. Belki de hiç söylemeyecek. Fakat tahmin etmek zor değil.
Bir gün bir kitap okudu, birkaç kitap okudu, birkaç aile gördü, bir ailede
büyüdü ve hayatı değişti. İşte bu noktada dönüm noktası babası olacaktı.
Sadece kitap da değil. Proje çocuk olma yönünde tüm
hızıyla ilerlerken Borna Coric’in bir tenisçi için olmazsa olmaz özellik
saydığı “çok yönlü” olma özelliği her tenisçide olmayan bir lüks. Milenyum
yılına giriş yaptıktan sonra babasının isteği ve yönlendirmeleri sonuç vererek,
bir takım imzalar attığı anda adını günbegün daha fazla duyurduğu tenis
kariyerine “merhaba” diyecekti. İki kişi var hayatını etkileyen, yaşamını
kökünden değiştiren. Bir de büyüdüğü, aslında üç. Babası, antrenörü ve oynadığı
acımasız zeminler…
Evet, zafer kazanmak yazıldığı kadar kolay olmayacaktı
ancak 2012’de junior kategorisinde ilk kez katıldığı “Grand Slam”lerde başarılı
bir grafik çizemese de 2013’te Avustralya Açık ve Fransa Açık’ta yarı finale
yükselmesinin ardından asıl başarısını Amerika Açık’ta şampiyon olarak elde
etti.
Çocuk olarak küçümsedikleri Coric, aynı senelere tekabül
eden junior kategorisinde 1 numaraya yükselecekti.
2014’te ilk kez Amerika Açık’ta ana tabloda yer almasının
ardından, İzmir’de katıldığı turnuvada ATP seviyesinde ilk Challenger
şampiyonluğuna ulaşmış oldu.
Normal şartlarda her zaman, biri cezasını çekip bedelini
ödedikten sonra cezanın toplum ve diğer merciler tarafından sürdürülmesine
karşıyım. Zira geçmiş tenis efsanelerine bakış durumun haleti ruhiyesi bundan
ibaret.
Yeni dönemin bundan böyle daha şanslı olacağını söylemek
kolay, sürdürmek zor. Adını tenis otoritelerine duyurduğu, yeteneğiyle
gelecekte çok önemli işler başaracağını gösterdiği Basel turnuvasında, Nadal’ı
olağanüstü oyunuyla devirerek adını yarı finale yazdırdı. Yarı finalde elense
de aynı ay içerisinde tur sıralamasında ilk 100’e girerek, Gasquet ve Nadal’dan
sonra, 18 yaşından önce sıralamada ilk 100’de yer bulan üçüncü isim oldu. Ve bu
ona “Geleceğin Yıldızı” ödülü olarak geri dönecekti.
Aslında Coric’in sorunu kendi yaş kategorilerinde
gösterdiği çıkmaz sokaklar… Mesela hatırlayın, 2015’te Şubat ayında “şanslı
kaybeden” olarak katıldığı Dubai Açık’ta, çeyrek finalde karşılaştığı,
turun 3 numarası ve güçlü favorilerinden biri olan Andy Murray’ı iki sette
mağlup ederek, Nadal galibiyetinden sonra en önemli galibiyetlerinden birini
daha elde etmiş oldu. Maç boyunca hem defansta hem de atakta sergilediği
etkili, inatçı ve istikrarlı oyunuyla geleceğin “Djokovic” i olarak aday
gösterilen Coric, ortaya koyduğu karakterle neler yapabileceğini bir kez daha
tenis severlere ispatlamış oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.