Frank Sinatra’nın en bilindik şarkılarından “My Way”
hemen hemen herkesin kendinden bulacağı mısraları, bundan sonra ülkemizin
ender bulabileceği sporcusu Naim Süleymanoğlu’na atfetmek istiyorum.
Zorluklarla baş etmek, aslında öyle kelimelere döküldüğü kadar da kolay değil.
Hele ki çocuk yaşta, bir başınaysanız kaotik bir duruma düşmesi an meselesi.
Bulgaristan’ın çoğunluğun Türklerin oluşturduğu bölgede
kısa sürede üne kavuşacaktı. Naim Süleymanoğlu, yaşıtlarına rağmen kısa boylu
fakat bir o kadar da güçlü olması sebebiyle önce Bulgaristan ardından ülke
sınırlarını aşarak cep herkülü mahlası yakıştırılacaktı.
Henüz 9 yaşındayken halterle tanışan Süleymanoğlu o
anlardan sonra tarihe adını yazdıracağına inancı tamdı. 14 yaşına geldiğinde
Brezilya’da düzenlenen Dünya Gençler Halter Şampiyonası’nda iki altın madalya
kazanacaktı.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Bulgar devletinin diğer
sporculara tanıdığı hizmeti, haltere eli gitmeyecekti. Üstelik bundan iki yıl
sonrasındaki denemeleri, şampiyonlukları beraberinde rekorları da getirecekti.
Birbirini izleyen dönemlerde yeni rekortmen unvanlarına alışmaya çalışıyordu.
Keza Süleymanoğlu unvan peşinden çok haltere, kendisine yatırım yapmanın
arayışındaydı.
Vücut ağırlığının üç katını kaldıran 2. halterci olarak
tarihe geçecekti ve bundan sonraki halter dünyasına yeni bir başlık atacaktı.
Bulgar hükümeti 1984 yılına girildiğinde, Sovyetler Birliğiyle aynı düşünceyi
benimseyerek Los Angeles Olimpiyatlarını boykot kararı aldı. Bu karar aynı
zamanda Naim içinde büyük anlamlar içeriyordu. Süleymanoğlu dönemin Bulgaristan
Devlet Başkanının uyguladığı baskıcı politikalardan son derece rahatsızdı.
Bu baskılar sonucu, Türkiye adına yarışabilmek 1986
yılına denk gelecekti. Avustralya’da düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası için
Türkiye Büyükelçiliğine sığınarak çareyi bulacaktı.
Zorlu sürecin nişanesi Seul Olimpiyatlarına 6 Dünya 9
Olimpiyat rekorunu sığdıracaktı. Üstelik Seul’a gitmeden önce ciddi hastalık
geçirse de o yolunu seçecekti. Peşi sıra 1992 Barselona Olimpiyatları ve
“Dünyanın En İyi Sporcusu” seçilmesi Naim’i daha da hırslandıracaktı, 1993-1994
yıllara 5 Dünya rekoru bırakacaktı.
Rekorlar, madalyalar Türk spor tarihinin taçlandırırken
adeta devleşecekti. Ve sonunda durdu. Son görevini üstlenerek Uluslararası
Halter Federasyonunda astbaşkanlığa seçilerek... Sonrası mı?
Kaçış, rekorlar, dünya basını ve daha fazlası, Naim
Süleymanoğlu’nun bir bütünü. Sinatra’nın dediği gibi…
Gerçekten hissettikleri ise söylediği şeyler birinin diz
çökerek söylediği kelimeler değildir o zaman kayıtlar gösteriyor rüzgara
kapıldım ve kendi yolumu çizdim!
Evet bu benim tarzımdı!
Evet bu benim tarzımdı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.