Tarih değil buradakini mühim kılan… Lakin vermesek de
yarım kalır izahı. 1994 Amerika’da yapılan Dünya Kupasını çoğu noktanın buluşma
arenası oldu. Zira, futbolun pek de “sevilmediği” düşünülen Amerika’da
oynanıyor olması en başından eleştirinin hedefine oturacaktı.
Ancak kimsenin hayal edemediği 3 milyon 587 bin 538 kişiyi açıkçası kimse tahmin edemezdi. İşin daha da çarpıcı yanı bu sonu gelmeyen
rakam tüm kupa tarihinin en fazla seyircili şampiyonasıydı.
Sanırım bu kadarını kimse beklemiyordu. Bir diğer sansasyonel
haberin alameti farikası da Maradona'ydı. Şu efsanevi ve yıldızlar
kategorisinde sığdıramadığımız Arjantinli Maradona’nın dopingli çıkması rekorlu
seyircinin önüne geçmesini engelleyemedi.
Esasında keşke bunlarla sınırlı kalsaydı diyeceğimiz çok
daha vahim bir olayla karşı karşıya kalacaktık ne yazık ki.
Futbol bu, goller atılır, bazen kurtarılır bazen dostluk
fotoğrafını 24+1’e sığdırmaya özen gösteririz. Bazense ölüm bu kadar
basitçesine gün yüzüne çıkar. Ne var ki futbolu spor kategorisinin baş
kahramanı yapsak da politikayla kan bağı oluvermiştir.
Kolombiyalı futbolcu, Andres Escobar’ın takımı ABD’ye 2-1
yenildiğinde akla hayale sığmayacak cinayet ile son bulacaktı.
Kendi kalesine gol atan Escobar, sadece turnuvadan da
elenmesiyle bitmeyecekti. Fakat bu kadar klasik ve olağancasına yazılıp
sonlanmadı. Kolombiya mafyasının bu maç için fazlasıyla yüksek meblağlar da
bahis oynaması sonucunda gelişecekti, her şey!
Kendi kalesine atılan golü sindirememeleri bir yana
“tonla” kaybedilen para futbolun, insanlığın o gece için sonunu getirecekti.
Escobar, şampiyonadan döndükten hemen sonra Kolombiya’da
silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Şimdi, kaçımız bu olayı anımsayacak,
herhangi trajik hikayeden biri deyip geçilecek.
Aslında spor, uyuşturucu, kaçakçılık; yani özetle suç
dünyasının başlarından sayılacaktı... Escobar yine kendi ülkesinin kurbanı oldu.
Tıpkı; Pablo Escobar gibi…Ülkesini etkileyen iki kişinin de benzer ölümlerle
veda etmesi düşündürücü.
Daha enteresanı da sadece bir gol ve yitip giden koca bir
hayal. Bu olayı çok daha derinden etkilenenler de yok değil! Jeff ve Micheal
Zimbalist kardeşlerin ödüllü belgeseli, tam da şöyle girizgahla karşılıyor. “
Pablo Escobar ölmese, Andres Escobar da ölmeyecekti…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.