13 Temmuz 2017 Perşembe

Ben Demiyorum! Modern Futbol Bunları Dedirten!

Futbol sezonu neredeyse kapanmasıyla açılış yapması bir oluyor. O kadar yakın olmak istiyor ki aslında taraftarında arzuladığı esas konu buyken, her geçen gün futbol sezonu daha hızlı başlamak için kanımıza girmeyi başarıyor.
Avrupa kupalarında ön elemeler oynanmaya başladı bile. Normalde isimlerini dahi duymadığımız, pek de izlenmeyen liglerin takımları bu sayede göz önüne gelmiş oluyor.

Şampiyonlar Ligi’ne gitmek mesela, prestij meselesine dönmüşken, kulüpler kasaların dolmasının planlarını çiziyor. Ekonomi sürekli politik çıkarlar için kullanılmış, farkında olmadan sporla iç içe geçmiş bir bilim kıvamında. Modern futbolun oluşturduğu havuz da ekonominin ve bununla dolaylı bağlantılı olan politik çıkarların radarında.

Aslında bizler modern futbola giriş derken, bilerek ve isteyerek modern futbolu endüstrinin kurbanı mı yaptık! En bilindik örnekle başlamaya ne dersiniz?

Dünya futbolun beşiği İngiltere; aslında futbol endüstrisinin fişine çeken ülke bile desek karşı duran olmaz.
Arap ve Rus milyarderlerin yatırımlarıyla ivme kazandı. Son yıllarda Hintlileri de unutmasak iyi olacak. Yani Büyük Krallık yeşil sahaların en tatminkar futboluyken, aynı zamanda bir ekonomi havarisiydi. En son Everton takımının %49,9’luk hissesini satın alan İranlı Farhad Mashiri, Premier Lig’deki yabancı hissedarların sayısını arttıran kesimden oldu.


Mashiri esasında Everton ile bağı yok. Arsenal’in %14,65’lik hisselerinde de parmağı var. Yani, Mashiri sadece takımlara değil kendisine de doğru yatırım yapmış tanıdık simalardan. İngiltere pasaportu da bulunan ve yaklaşık 1,5 milyar dolarlık serveti bir kenara koyulmalı.
King Power takımı da bir önceki yıllar düşünüldüğünde oldukça yakın bir şirket olarak gelmesi mümkün. Leicester City’nin şampiyonluğunun ve finansmanı tam da Taylandlı King Power şirketi.

Son yıllarda Çinliler hem futbollarına hem de dışarıya yatırım yapmaktan çekinmeyen hissedarlardan. Manchester City’nin ayağa kalkmasını sağlayan sadece %13 payıyla Arapların yoluna set çektiler. Arap milyarder Şeyh Mahour yeniden yapılanmanın fişini çeken isim olacaktı. Vincent Kompany, Agüero, DeBruyne gibi isimleri takıma kazandırırken, en zengin kulüpleri arasına alacaktı. Ve kuşkusuz ilk akla gelen Chelsea…

Adeta şampiyonluklara ve lige ambargosuyla ses getirecekti. Rus Milyarder Roman Abramovic futbol dünyasının en zengin iş adamı olarak tanınmaktan onare duyuyor. Küçücük bir çocuğu hayali ya da ayağı alınan ilk top, etrafımızdaki büyülenmiş izleyiciler hepsi bir kenara…! İstatistikler, borsadaki hisse değerleri, reklamlar, forma satışları marka değeri artık bunları konuşmanın zamanı. Ben demiyorum! Modern futbol bunları dedirten!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.