En yakın arkadaşı Khelcey Barrs’ın ölüm haberi, onları 15
yaşındayken sarsacaktı. Ansızın ve hayallerini yıkar şekilde… Russel Westbrook,
Barrs’a göre cılız, çelimsiz ve
basketbol oynayabilecek potansiyelden epey uzak bir yapıdaydı. Barrs ise; gelecek vaat eden bir forvetten çok daha fazlası.
Aslında Westbrook’tan ayıran bir diğer yönü de, daha lise
öğrenciliğinin başında olmasına rağmen bir çok okulun radarına takılmış olmasıydı.
Bu durum resmiyete döküldüğünde, Khelcey'e hemen hemen her
kolejden teklif yağarken, ayrılmaz ikiliden Westbrook, sadece iki takımdan
almayı başaracak, ve böylece ilk defa yolları ayrılmış olacaktı.
Bu muhteşem beraberliğin sonu Khelcey’nin antrenman
sırasında kalp krizi geçirmesi sonrası parkede verecekti.
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Zira bu
Westbrook için her anlamda dönüm noktası niteliğindeydi. Muazzam bir gelişim,
diğer takım arkadaşlarından her daim en az iki saat önce antrenmana başlaması,
azmi, her savunmada yere yıkılışı ve artık smaç vurabiliyor olması dahi bu
sürece dahil.
Takım arkadaşları; “Barrs’ın ölümünden sonra Westbrook’un
hayata tutunma gücü çok daha fazla arttı. O olay olmadan önce smaç bile
vuramıyordu.” şeklinde dile getirmekten çekinmiyorlardı.
Esasında Westbrook en yakın dostu Khelcey’i hayatta
tutmaya çalışıyordu. Kendini kandırmıyordu, bunu ciddi anlamda yaşatıyordu.
Westbrook sadece basketbol oynayarak Khelcey için bir
şeyler yapabileceğine inanıyordu. Hiç de haksız sayılmaz. Onun bir parçasıydı
çünkü. Çok çalışıyor, daha çok çalışıyordu.
Taktığı bileklikle, (KB3) Barrs’ı
her daim hissedebiliyordu. 2008 yılıyla beraber onlar hedeflerine kavuşacaktı.
Seattle’a draft edilse de Oklahoma City Thunder’ın formasını terletecekti.
All-Star’a seçilip, iki yıl üst üste All-Star maçının en
değerli oyuncusu olmayı hak edecekti.
Bir de kısa süre içinde ivmeyi yukarıya taşıyarak milli
takım formayla Olimpiyatlara, şampiyonaların değişmez ilk beşine adını
yazdıracak kıvamdaydı.
Akıllarda tek bir soru; Khelcey ölmeseydi, Westbrook
sizce nasıl biri olurdu? Bunun cevabını asla bilemeyeceğiz. Ancak emin
olduğumuz tek nokta onun için çok çalıştığı ve yılmayacağı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.