10 Mart 2017 Cuma

Arka Planda Olmak; Toni Schumacher

Şimdilerde, eskisi gibi boş sokaklar, araziler yok fakat, futbol en çok da mahalle maçlarına yakışırdı. Taştan kaleler olmazsa olmaz, takımlar seçilirken ilk tercih edilen kişi olmanın onuru, hiç bitmeyen dakikalar ve şüphesiz herkesin kendini özümsediği bir futbolcu.

Günümüzde yerini halı sahalar almaya çalışsa da, oraya parasal mevzular dahil olunca, mahalle kültüründen çok uzaklaşıyor. Lakin hepsinin buluştuğu da bir nokta var. Çoğunlukla kime sorarsanız sorun ya forvettir ya da hadi bilemedik orta saha… İsteksiz gelenlerin çoğu da savunmaya dahil olunca açıkta kalan ciddi bir kaleci sorunu çıkıyor. Mahalle maçında bile! Zira benim bu konuda bir, iki çift sözüm olacak, belki iddialarım da!

Mesela Alman kaleciler en iyidir diye bir söz atsam ortaya, epeyce karışabilir. Ya da küçük bir dokunuş ile geneli ortalamanın üzerinde bir performans sergiler olarak değiştirirsek, daha kabul edilebilir. Ancak Türkiye’de kalesini korumuş bir Alman kaleci, pek ala bir küçük çocuğun hayal dünyasını süsleyebilir.


Toni Schumacher; bir futbol takımının kaleciden başladığının öğreten adam esasında. Disiplin, estetik kurtarışlar, Alman kültürü, o zamanlar bir kaleci de olması gereken her şey vardı onda. Schumacher’in sekiz yaşında başladığı kariyeri, 1972 yılıyla beraber FC Köln takımıyla tam 15 yıl sürecek profesyonel hayatı başlayacaktı. Ne kadar mülayim, disiplinli olgusunu ön plana taşısalar da bazen öngöremedikleri delilikler de yapmaktan kaçınmayacaktı.

1982’de oynanan Dünya Kupası maçında, takımla ilk 11’de yerini almış, kaledeki güven takıma yansımıştı. Fransa ile oynayacakları yarı final maçında olanlar ve zamanı geri alamayacak olmak tüm çaresizliği hissettirecekti. Toni ile Fransız futbolcu Battiston, karşı karşıya kalmış, hava topunu alabilmek adına, sıçrayan Schumacher çok sert bir biçimde Battiston’a çarpmıştı. O dakikalarda bilincini kaybeden oyuncu, kendisine geldiğinde artık bu hareketinden sonra dönemin en ünlü kalecileri listesinde yazma zamanıydı.

Köln’den hemen sonra Schalke 04 ve çok tanıdık gelecek Fenerbahçe dönemi başlayacaktı. Sarı-lacivert takımla şampiyonluğu tadacaktı. Ufakta olsa Bayern Münih ve Borussia Dortmund geçmişlerini jübile maçlarıyla sonlandıracaktı. Schumacher, bunlarla da yetinmedi. 1987 yılında “Anpfiff” (başlama vuruşu) adında bir kitap yazdı.

İplerin koparacağı kitap, kendinden çok, Alman futbolunun içinde dönenlerden söz edince istenmeyen adam ilan edildi. Aslında kaleciler hep takıma uzaktan bakan yakın bir göz oldukları için, takıma dışarıdan müdahil olurlar, belki de bundandır ne mahalle maçında ne de halı sahada kaleci olmama çabaları… Ancak, bir futbol takımının kaleciden başladığını bir yere not etmek gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.