14 Haziran 2016 Salı

Arthur Ashe ve Ötesi...

Efsane Wimbledon Tenis turnuvasının ilk siyahi şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden bulaştığı AİDS’den ölüm döşeğinde idi. Hayranlarından biri sordu;
"Neden Tanrı böylesine kötü bir hastalık için seni seçti?"
Arthur Ashe buna şu cevabı verdi:
"Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisi öğrenir, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50'si Wimbledon'a kadar gelir, 4'ü yarı finale, 2'si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı'ya 'Neden ben?' diye hiç sormadım. Ve bugün sancı çekerken, Tanrı'ya 'Niye ben?' mi demeliyim? Mutluluk insanı tatlı yapar. Zorluklar güçlü yapar. Hüzün ise insan yapar. Yenilgi mütevazı yapar. Başarı insanı ışıldatır. Ama yalnız Tanrı, yolumuza devam etmemizi sağlar. Tanrı'ya asla 'Niye ben?' diye sormayın... Ne olacaksa olacak. Onun kendine has usulleri vardır. Her şey kendi iyiliği için olur. İnancınızı koruyun..."


Böyle veda etmişti. Buna veda da dememeliyiz. Arthur Ashe giderken, acı çekerken ya da şampiyonluğu kutlarken de keyfini çıkarıyordu. Onun hikayesi 5 yaşındayken annesini kaybetmesiyle başlamıştı. İki kardeş ve günlük tamirat işleri yapan babalarıyla birlikte günlerini geçiriyorlardı. 



Zayıf ve güçsüz oldukları için babaları futbol oynamalarını yasaklamıştı. Ne tenis oynayabilecekleri kadar zenginlerdi ne de babalarının otoritelerinden çıkacak kadar güçlüydüler. Ama meraklıydı ve yeni bilgiye, insanlara o denli de açıktı. 
Hemen yakınlarındaki tenis kortunda yaşamının geri kalanına "ace" atmak için sabırsızlanıyordu. Gel zaman git zaman tenis vuruşları öğreniyor, geliştiriyordu. Önüne yani kapılar açan Ashe ortaokul itibariyle devlet bursuyla ve okul yardımlarıyla yavaştan profesyonel hayata geçiyordu. 

Başarılar birbirini izledi. California University'den burs kazandı, Sports Illustrated'in dikkatini çekmeyi başardı. Pes etmeyen kendini geliştiren Ashe halen daha günümüzde kırılamayan bir ilkin sahibi. 3 Grand Slam kazanan ilk siyahi olmanın yanı sıra insan hakları savunucusu. 
4. Grand Slam'i (Roland Garros'u) çiftlerde kazandığını belirtirsek.

O dönem için hem siyah hem de yetenekli olmak epey zorluydu. Geçirdiği ameliyat esnasında verilen kanda HIV virüsü bulaştı... Ve bundan sonrası tepetaklak. Onun için değil bilakis hayranları için. O önce dünyada yaşayan milyonlardan biriydi.
Sonra 50 milyon çocuk, tenis oynamayı öğrenen 5 milyon, sonra ise 500 bin profesyonelden biriydi. Asla durmadı. Şampiyon oldu. İnsanların kaybetmeye yüz tutmuş değerlerini hatırlattı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.