8 Mart 2016 Salı

"Respect" Sadece Şampiyonlar Ligine Ait Bir Kelime Değildir'

Bir saygıdır tutturmuşuz gidiyoruz. Bilakis beklenti içinde olmaktan çok biz gösteriyor muyuz? Üstelik bu bencilliği tek başına karşındakinden istemek de yanlış! Şehrinize veya çevrenize saygı gösteriyor musunuz? Sürekli ekolojik dengenin bozulduğundan dem vuruyoruz, peki ya çözüm sunuyor muyuz?

Bir de organik yiyecek, giyecek vesaire gibi akımlar boy göstermeye başladı. Çaba! Birbiri ile o kadar bağlı ki bu saygı meselesi…
Ama işin o kısmını (konuşmada kalması) geçeli bir hayli oldu. Sokaklarımızı, caddelerimizi, şehirlerimizi öylesine bedevi bıraktık ki, artık bizim kontrolümüz dışında kendi halet-i ruhiyelerine göre davranır oldular.
En basit ve her gün yaşanan sıkıntılar anlatmak istediğim. Hemen hemen her gün metro, metrobüs, otobüs gibi taşıtlarla sürünürken yine de ulaştığımızı sandığımız yerlerde, aslında sadece vakit kaybediyoruz. Bitmek bilmeyen yollarda… Şehrin patronları değil de o şehrin bir parçasını olduğunu benimsediğimiz vakit beyaz bayrak sallayacağız. Ne yapılabilir peki?

Kopenhag'da Bisiklet köprüsü
Çok fazla seçenek var ancak ben gündemimize trafiğe kapalı şehirlerin bisiklet ile olan yaşanılabilirliğini dile getirmek isterim. Getirdim bile!
Kabul edersiniz ki sözü dünyanın en yoğun ve aktif bisiklet kullanımına sahip şehirlerinden, Kopenhag’a bırakalım (en düşük motorlu araç kullanım oranına sahip) Kopenhag; neredeyse yaş grubu kaç olursa olsun herkesin bisiklet sürdüğü bir şehir.
Aynı zamanda bisiklet lambaları, aynı zamanda bisiklet yolları, tam 321 km ve uzayan kmler…

Yine benzer bir manzarayı İsveç, Hollanda ve Norveç gibi Kuzey Ülkelerinde görürseniz hiç şaşırmayın! Bunlara istinaden Finlandiya, Helsinki’de kurulan “Strategic Urban Planning Division” adı altında kurdukları kuruluşla; gelecekteki konut patlamasını öngörerek “araçsız şehir” olarak planladıkları bisiklet ulaşımı ağı hedefliyorlar. Hatta bunun için şimdilerde bir telefon uygulaması dahi başlatılmış.durumdalar.

Bunların yanı sıra Avrupa’nın güneyinde bisikletten öte yürüyerek ulaşımı da teşvik edici uygulamalar var. Örneğin Milano’da aracını evde bırakanlar toplu ulaşımı ücretsiz, trafiğin yoğun olduğu saatlerde taşıt kullanmayanlar için ekstra haklar tanınmış.

Madrid ve Paris (Tour de France hemen akıllara gelse de o da tam anlamıyla bir bisiklet şehri değil) gibi metropol şehirlerde, şehir merkezine 1 km'lik bir bölgeye araç girişi yasak! Bu uygulamayı daha da etkili hale getirebilmek için belirledikleri noktalara bisiklet yerleştirerek artırabilmek.
Kısacası; araçsız yollar saygılı toplumun “yol”unu oluşturuyor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.