Şu İsveçlileri gerçekten anlayamıyorum. Küçük bir ülke değil ancak fazla bir nüfusu da var diyemeyiz. Bir gerçek var ki çalışıyorlar. Bugün içinde değil sadece daha ileriye nasıl taşıyabiliriz mottosuyla yola çıkıyorlar. İşte hayran kaldığım nokta, çünkü onlar sadece tek başına bunu özümsemiyor, çocuğunu veya çevresindekilere de aşılıyor! Burası çok önemli...
Yinede sözcüklere dökülen başarı hikayelerinin temelinde göçmenlik yatıyor. En bilindik örneği de İbrahimovic değil midir?
Bu sefer bir sporcunun boynuna sıra sıra taktığı madalyaları değil de düdüğü çalanı, yani dünyaca ünlü İsveçli hakem; Mohamed Lahyani'yi dile getirmek isterim. Tenis sosuyla yoğrulmuş biriyseniz eğer Lahyani ismini sıkça duymuşsunuzdur. Üstelik öyle işine sıkı bağlılığıyla da değil. Biraz esprili bir diliyle hakemlere olan dar açımızı genişletti.
50 yaşındaki Lahyani uluslararası tenis federasyonu tarafından altın sertifikasıyla adından fazlasıyla söz ettirir oldu. Görev aldığı döneme damga vurması bir yana tüm Grand Slam tenis turnuvalarının büyük maçlarının hakimiydi, tabi oyunculardan sonra.
Bir diğer kırılan tabu ise "Müslüman" olmasıydı. Avrupa insanı bu konuda oldukça "hoşgörülü" olmasıyla tanınsa da akıllarda bir soru işaretleri de vardı. Ancak Lahyani gözünden kaçırmadığı sayılar gibi bu düşünce tiplerini de yıkmayı başardı. Daha önce yazılarımdan birine konuk ettiğim John Isner - Nicolas Mahut ikilisinin maçını yöneten hakem aynı zamanda.
Küçük bir hatırlatma, en uzun tenis maçıydı. Saatlerce, günlerce sürdü. 2010 yılının Wimbledon'ına dair en unutulmaz andı ya da günlerdi.
Lahyani 1992'deki Barselona'daki Yaz Olimpiyatlarıyla çizgi hakemi olarak başlasa da o çoktan çizgisini aşmıştı. Son 5 yıldır hangi spor branşı örnek olursa olsun hakem tartışmalarının, tartışmalı pozisyonlarının kararları gündeme oturmuşken, yönünüzü Lahyani'ye çevirebilirsiniz.
Gözümüz, kulağımız oldu İsveç'e gelen göçmen insanların başarısına vurgu yapmak isterim ki 2015 yılı itibariyle sadece Wimbledon'da görev alan 12 Türk hakemimiz olduğunu söyleyerek yakın gelecekte kağıda dökülen yazılar Türk hakemlerimiz olacağı kesin!
Kapanışı da İsveç özdeyişine bırakmayı borç bilirim. "Hayatın senden tek istediği, içinde mevcut olan güç."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.