Ama bir de bu işin felsefi ve kültürel boyutu var.Bir takım mağlup olduğu zaman seyircileri tezahüratla onları soyunma odasına yolluyor, bir takım kötü oynayarak galip geldiği zaman seyirciler tepki gösterebiliyor. Çünkü onlar için önemli olan futbolda sonuç, galibiyet ya da mağlubiyet değil; onlar için önemli olan futbolu futbol gibi oynamak, futbolu zevkli kılmak, ondan zevk almak!
Lakin bu zevki veren futbolcuları da ayakta alkışlamak canı gönülden. Bir tanesi benden olsun! Evet, herkes yeteneklerini biliyor ancak Pedro Rodreguez biyografisini oldukça ilginç bulan az kişi var. Başkası olmadan kendiniz olun ve Pedro’nun yolculuğuna eşlik edelim.
O İspanyol bir ailenin aksine bir evin tek çocuğu. Pedro iyi eğitilmişti ve ebeveynleriyle yakın bağları vardı. Okul ve spor için daha donanımlı olması bir yana, genç ve kanı deli akan hayata harika bir başlangıçtı. Kitaplarını okumakla, arkadaşlarıyla, futbol oynamak arasında mükemmel dengeyi buldu.
Pedro, futbolda geç bir başlangıç yaptı, 16 yaşın rakamı ona uğurlu gelecekti. 2003'e kadar San Isidro akademisinde boy gösterecekti. İşler tıkır tıkır işlerken, 2004 yılında İspanyol devi Barcelona’nın radarına takılmak şöyle dursun, Katalan kulübün Pedro’yu almak için tüm scout ekibini devreye sokmakla yükümlendirdi. Yani o derece kıymetliydi.
Katalan kulüp akademisinin davetini kabul edip, çalışmalarına devam etti ve kulübün genç takımında 2005 yılına kadar oynadı.
O yıl aynı zamanda imzaladığı profesyonel sözleşme ve kulübün üçüncü takımında yer aldığı için onun için fazlasıyla verimli geçecekti. 2005-2007 arasında Pedro Rodríguez üçüncü takım ana oyuncularından biri oldu. İstediği de bu değil miydi!
Genç Pedro’nun etkileyici performansı, 2007'den beri var olup, attığı ilk golden itibaren kulüpteki yerini hem sağlamlaştırdı hem de gelecek için Barcelona’ya servet kazandıracağını gösterdi.
2009 ve 2010'da, Pedro, tek bir yılda altı farklı klüp yarışmasında skor yapan ilk oyuncu oldu, sadece Lionel Messi'nin 2011'da yaptığı rekor.
Toplamda Pedro, Barselona'nın ilk takımı için toplam 321 resmi maç oynadı, 99 gol attı ve şaşırtıcı bir şekilde 46 asist yaptı ve bunların % 50'den fazlası Messi'ye gitti. Yaklaşık 25’ini izleme şansına nail olduk.
2009-2010 sezonunda İspanya Millî Futbol Takımı'na seçildi ve kusursuzu başardı. Barcelona'nın 2009-10 sezonunda mücadele ettiği tüm kulvarlarda gol atan tek oyuncu oldu.
O kadar ileriye gitti ki, 2015 yılında Chelsea’ye transfer olduğunda José Mourinho, daha ilk maçında; West Bromwich Albion maçı için kadroda olduğunu söylediğinde hiç çekinmeyecekti. O derece güven veriyordu. Tarihte Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi, Avrupa Süper Kupası, Kulüpler Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası ve Dünya Şampiyonasını kazanan tek oyuncu olma özelliği de, bir kalem de yazılıp hayran kalmaya yetmiyor. Muhteşem!
Pedro, İspanyol, İngiliz ve son olarak da İtalyan topraklarında oynadığı oyunla dostlarını toplayan ve en iyi bildiği sularda yüzen ve geleceğe büyük bir başarı bırakan filmlerinden biri oldu. Adeta senaryosunu kendi yazan, oynayan bir oyuncu edasıyla, son dönemlerin en başarılı sessiz futbolcusu. yaptığı asistler içinde ilgiyi en fazla hak eden, daha da önemlisi onu o yapan Messi gollerinin arkasında Pedro’dan başkası olamazdı. İnsan eskiye özlem duymuyor değil. Unutmadan hala sahalarda ve beklenmedik anda daha iyi işlere ayaklarını ortaya koyabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.