Aynı yerde başlayıp, aynı noktada biten fakat son derece
farklı seyreden bitişler... İşte bütün mesele bu. Ya da bu mu? Tercüman
Gazetesi’nin bir fikir karşılığında maraton koşulmasını 1973 yazına tekabül
eden yıllarda, 2018 yılında tesadüfen öğrenmiştim.
Batı hayranlığıyla büyütülmüş her Türk gencinin ilk
yurtdışına çıkışında olduğu gibi, en sıradan, en doğal şeyleri bile büyük
merakla takip ediyorduk. Mesela ben ilk Avrupa deneyimimi İsveç’e gittiğimde
triatlon ile öğrenecektim. Ya sonrası?
Bir dakika bunu soğuk ülke insanları yeni buluş olarak
bizlere sunmuyordu ki, böyle başladı benim İstanbul Maratonu olarak tanıdığım
aslında gerçekte olan Avrasya koşusu.
Asıl hikaye ise bambaşka bir pencereden baktırıyordu.Tercüman
Gazetesi tarafından atılan bu fikir, pek de samimi gelmeyecekti.
Bu samimi görüşler 79 yılına dek kağıt üzerinde kalma
başarısını taa o yıllarda baş gösterecekti. Yine duruma noktayı koyacak olan
ise, yıllardır müttefikimiz olan Almanlardan gelecekti.
1979 yılında Almanya’dan Türkiye’ye gelen bir takım
sporcu tarafından Federasyona bu konuyu gündeme taşımasıyla başka bir boyut
kazanır. Altı yılın sonunda Almanları ciddiye alan Valilik ve Fedarasyon
hummalı çalışmalar ve zorluklar neticesinde “Asya-Avrupa koşusu” olarak anlam
kazanacaktı. Ancak ülkemize gelen atletizm transferini anlamamız içinse büyük
bir dil bilgisine gereksinimim yoktu. Her şey ortadaydı.
Altın şehir İstanbul, dünyanın en görkemli manzarasının
ki o yılları düşününce harikulade bir manzara, sporun, atletizm gösterisinin
bir parçası olacak, dünyanın sayılı koşularından biri olarak kayda geçecekti.
Beklenildiğinin aksine, bir avuç insanın katılımı ve
atletizme gönül verenlerin gayretleri ile gerçekleşebildi. İstanbul halkı o sıralarda
yeni hizmete açılmış olan Boğaziçi Köprüsü'nde yolun yarısının kapatılarak
insanların köprüde koştuğunu görünce bunun 1 Nisan şakası olduğunu
zannetmişlerdi. Yorum sizin! Aslında 1 Nisan’ın mutfağında yatan bir konu
başlığı olacaktı.
Düşük bütçe ve ciddi zorluklarla karşılaşan organizasyon
ekibinin şüphesiz yanına, Almanya'dan gönüllüler yetişecekti. Simtel ve
Hisarbank gibi kuruluşların desteğiyle mali sorunlar aşıldı. Diğer bir sorun
ise Karayolları'nın binlerce insanın tempolu bir şekilde Boğaziçi Köprüsü'nde
koşmasının, güvenliği tehlikeye sokacağı endişesiydi. Tüm planlamalar
yapıldıktan sonra gerekli önlemlerin de alınmasıyla 1 Nisan 1979'da
"dünyanın tek kıtalararası maratonu" unvanıyla Asya-Avrupa Koşusu
start aldı. Haklılar tabi!