Tiffany Hayes, Brittney Sykes, Elizabeth Williams,
Chelsea Gray, Candace Parker ve Angel McCoughtry. Liste, bilgisayar oyunlarının
ilerleyen sezonlarda, rastgele isimlerle yarattığı oyunculardan seçilmiş gibi.
Kaç tanesinin adını ilk kez duymuyorsunuz? İki? Belki üç. Kaç tanesinin
binlerce kilometre uzaklıktaki bir basketbolseverin hayatına küçücük bir etkisi
olmuş olabilir? Belki bir.
Angel McCoughtry’ten bahsediyor çoğunluğunu Avrupa’da
olmak üzere, basketbol parkelerinde ömrünü geçirmiş, şimdilerin WNBA oyuncusu…
EuroLeague Kadın basketbol camiasının önde gelen isimlerinden olduğunu
sanmıyorum McCoughtry’in; ama şehirde onu tanıyan hiç kimsenin saygıda kusur
etmediği kesin. Onun işi gözlemci adı altında, av peşinde koşanlarla kapışmayı
hiç içermiyor. Derdi, o kargaşanın gölgesinde kalan sıradanlıkta!
Amerikalı yazarların İtalya basketbolu veya Rusya
Basketbolunun geçmişinde yaptıkları yolculuklar, genellikle Bill Bradley, Mike
D’Antoni ya da Kobe Bryant’ın çocukluğuna uğrar. Ancak sadece Avrupa basketbolu
değil, Avrupa toplumu üzerinde izler bırakan bir Amerikalı araştırmaları
sırasında gözlerinden kaçar. Kadın basketboluna ne denli önem verdikleri… ve bu
noktada pişen bir WNBA oyuncusunun nasıl bu ateşte piştiğini de…
Yine de başlangıç da Amerika topraklarını solumuş birinin ilk geçtiği parkeler NBA olacaktı.
McCoughtry, Büyük Doğu Konferasında okul tarihinin bir
sezonda en çok top çalma, sayı atma ve ribaund istatistiklerini tutturarak
kendi üniversitesinin tarihine geçmiştir. Ayrıca bir maçta attığı sayılarla
konferansta atılan en büyük sayı rekorunu eline geçirdi. 2006-07 sezonu
Sophomore sezonunda Yılın En İyi Doğu Konferansı Oyuncusu seçilme başarısı
gösterdi.
2009 WNBA Draftında Atlanta Dreams takımı tarafından 1.
sıradan seçilmiş ve bir sene takımda forma giydikten sonra kariyerini şu
anda Euroleague Women ve Türkiye liginde mücadele
eden Fenerbahçe'de, MKB Euroleasing Sopron’da, Mersin BŞB’de, Dynamo
Kursk’de ve yeniden Atlanta’ya dönüş yaparak rekorlarını sürdürmekte. 1.85 boyunda
bulunan McCoughtry genellikle Kısa forvet olarak oynasa da ihtiyaç
duyulduğunda uzun forvet olarak da takıma katkısı yadsınamaz.
Alamet-i farikası çığır açan teknikleri değil. Onun
ayıran biraz, nefes almaya fırsat bulunmayan iki saatlik antrenmanları; daha
çok o idmanlardan sonra yaptığı kişisel çalışmaları ve asla pes etmeyen bir
yapısı.. Hep daha iyiye daha da iyiyi arayışından…
Şu anki durum, Angel için olması gereken
kadar sıradan değil. Atlanta’dan bir kontrat kapmış durumda. Bazıları
için çok sıradan olsa da onun için rüya. İşin garibi WNBA
yetkililerini yetenekleri ve fiziğinden çok kişiliği etkilemiş durumda. Bu
yolda, en karanlık zamanlarında ışık tutan Avrupa Basketboluna minnettar,
oyunundaki değil karakterindeki izleri için. Onun için fazla masalsı fakat
gerçek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.